Cahit Zarifoğlu
Vefat Yıldönümünde
Anıldı
Şair ve yazar Cahit Zarifoğlu vefat yıldönümünde anıldı
Türk şiirine kendi orijinalliğini getirebilen şairlerden biri olan.Cahit Zarifoğlu. Pankreas kanseri nedeniyle, 1987'nin 7 Haziran günü İstanbul'da vefat etmişti.
Cahit Zarifoğlu; 1 Haziran 1940'ta Ankara'da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle Şanlıurfa Siverek'te başladığı ilköğrenimini, memleketi Kahramanmaraş'ta tamamladı.
Lise öğrenimine Ankara'da devam eden Zarifoğlu, son sınıfta edebiyat ve matematikten bütünlemeye kaldı. Bu yüzden 1955'te başladığı lise öğrenimini ancak 1961 yılında bitirebildi.
Zarifoğlu, liseyi uzattığı yıllarda kısa süre vekil öğretmenlik yaptı. Ardından, tekrar Kahramanmaraş'a döndü ve bir gazetede çalışmaya başladı.
Lise yıllarında edebiyatla son derece ilgili bir arkadaş grubunun içinde oldu. Zarifoğlu'nun ilk şiir ve yazı denemeleri, yerel gazete ve dergilerde yayımlandı.
Türk edebiyatının önemli isimlerinden Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Erdem Bayazıt ve Mehmet Akif İnan'la Maraş Lisesinde başlayan arkadaşlıkları hayatlarının sonraki yıllarında "Diriliş", "Edebiyat" ve "Mavera" dergilerinde sürdü.
Aynı arkadaş grubu, 1956-1959'da "Yenilik", "Yeni Ufuklar", "Seçilmiş Hikayeler", "Türk Sanatı", "Varlık", "Yeditepe", "Dost", "Pazar Postası" gibi dergilerde yer aldı. Ayrıca "Maraş'ın Sesi" gazetesinin sanat sayfasını hazırlayarak yazı ve eleştiriler yayımladılar.
Lise öğrencisiyken bir süre güreşle meşgul oldu ve son sınıfı uçma tutkusuyla okudu. Zarifoğlu, 1958 yılında katılmaya hak kazandığı bir planör kursuna, annesinin izin vermemesi üzerine, gizlice katıldı. Yaz boyunca kurs görerek, "Türk Hava Kurumu Türkkuşu / Milli Model Uçak (B) Sertifikası" aldı. Şair, jet pilotu olmak istediyse de kulağında çıkan rahatsızlık nedeniyle Hava Harp Okuluna giremedi.
Zarifoğlu, 1960'da çıkışına ön ayak olduğu "İnkılap" gazetesinde yaptığı haberlerin yanı sıra günlük yazılar yazdı. Sanat sayfası hazırladı ve bu sayfada yazdığı yazılar, 1980'de çıkan "Yaşamak" kitabında topladığı günlüklerinin ilk örnekleri oldu.
Cahit Zarifoğlu, 1961'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Üniversite yılları maddi imkânsızlıklar içinde geçti.
Üniversite öğrenimi için gittiği İstanbul'da Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç'la tanıştı. Cahit Zarifoğlu, yazı hayatı boyunca lisedeki arkadaş grubuyla birlikte hareket etti. Mart 1966'da yeniden çıkmaya başlayan "Diriliş" dergisi, Cemal Süreya'nın "Papirüs" dergisi, Memet Fuat'ın "Yeni Dergi"si ile "Türk Dili" ve "Soyut" gibi dergilerde şiirleri yayımlandı. Cahit Zarifoğlu, asıl başlangıcını 1965'te, haftalık "Yeni İstiklal" gazetesinde, Rasim Özdenören'in yönettiği sanat sayfasında yaptı. Burada Abdurrahman Cem ve Cahit Zarifoğlu imzalarıyla peş peşe 13 şiiri çıktı. Bu şiirlerin tümünü 1967'de yayımladığı ilk kitabı "İşaret Çocukları"na aldı.
Kısa bir süre tercümanlık da yaptı. Zarifoğlu, 1969-1970'te ise "Hakimiyet" gazetesinde teknik sekreterlik yaptı. Yoğun çalışması nedeniyle üniversiteyi de 10 yılda tamamlayabildi.
Zarifoğlu'nun Alman şairi Rilke üzerine hazırladığı mezuniyet tezi bilimsel bulunmayarak reddedildi,. Arkadaşlarının önerisiyle, tezinde ileri sürdüğü görüşleri bazı tanınmış kişilerden alıntılar gibi göstererek kabul ettirdi.
Bir süre kâğıt ve otomobil firmalarında da çalıştı. 1972-1973'te, İstanbul'daki bir kolejde Almanca öğretmenliği yaptı. Kısa süreliğine iki kez Almanya'ya giderek dil eğitimi aldı. Almanya seyahatlerinde otostop yaparak Avrupa'yı dolaştı.
Askerlik görevine 1973'te yedek subay olarak İstanbul Tuzla'da başlayan Cahit Zarifoğlu, 1975'de Kars Sarıkamış ve Kıbrıs'ta askerliğini tamamladı. Ardından, aynı yıl Makine Kimya Endüstrisinde memuriyete başladı.
Şair, edebiyat çevrelerinde ilgiyle karşılanan ilk kitabını, İnsan Yayınevi adını verdiği bir yayınevinden kendi parasıyla çıkardı. Kitabı yeterince dağıtamadığı için büyük bir kısmı elinde kaldı. Zarifoğlu'nun Eylül 1973'te çıkan ikinci kitabı "Yedi Güzel Adam", en bilinen eserleri arasına girdi.
Zarifoğlu, mütercim sekreter olarak 1976'da TRT'ye geçti ve aynı yıl Necip Fazıl Kısakürek'in aracılığıyla, Abdülhakim Arvasi'nin soyundan gelen Van müftüsü Kasım Arvas'ın kızı Beraat Hanım'la tanıştı ve 19 Ağustos'ta Necip Fazıl Kısakürek'in nikâh şahitliğinde evlendi.
İçine kapanık bir karakteri olan Zarifoğlu, amatör çizimler de yaptı. Kısakürek'in bir gün ona "artist" diye seslenmesiyle, liseden bu yana "Aristo" olan lakabı, "Artist" oldu.
Fatma Betül, Ayşe Hicret, Ahmet ve Arife adında 4 çocuğu dünyaya gelen şair, 1983'te TRT İstanbul Radyosuna atandı.
Şiirini temelde "İkinci Yeni"nin kazanımları üzerine kuran ve bu akımda kendi yeniliğinin peşine düşen Zarifoğlu, alışılmadık söz dizimiyle, imge ve bütünlüğe verdiği önemle, Türk şiirine kendi orijinalliğini getirebilen şairlerden biri oldu.
Şiirleri İngilizce ve Arapçaya çevrilen Cahit Zarifoğlu, "Yeni Devir", "Milli Gazete" ve "Zaman" gazetelerinde Ahmet Sağlam, Abdurrahman Cem ve Vedat Can gibi takma adlarla günlük yazılar yazdı.
Son yıllarında çocuk edebiyatına yönelen Zarifoğlu, çocuklar için yazdığı kitaplardan "Yürekdede ile Padişah" adlı eseriyle, 1984'te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülünü kazandı.
Cahit Zarifoğlu Vefat Yıldönümünde Anıldı
Şair, pankreas kanseri nedeniyle, 7 Haziran 1987'de İstanbul'da vefat etti.
Cahit Zarifoğlu Vefat Yıldönümünde Anıldı
"İşaret Çocukları", "Yedi Güzel Adam", "Menziller", "Korku ve Yakarış", "Şiirler" isminde şiir kitapları olan Zarifoğlu, "Serçekuş", "Ağaçkakanlar", "Katıraslan", "Yürekdede ile Padişah", "Motorlu Kuş", "Küçük Şehzade", "Kuşların Dili", "Gülücük" ve "Ağaçokul" isminde çocuk kitapları da kaleme aldı.
Zarifoğlu, günlük türünde "Yaşamak", roman türünde "Savaş Ritmleri" ve "Anne" eserlerini yazarken, deneme türündeki "Bir Değirmendir Bu Dünya" ve "Zengin Hayaller Peşinde" isimli eserlerinin yanı sıra, "Sütçü İmam" adlı tiyatro oyunununa da imza attı.
Bir Cahit Zarifoğlu şiiri
CAHİT ZARİFOĞLU
İşaret Çocukları
Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan
Geçerdi babam
Başında yağmur halkaları
Anam yeşil hırkalar görürdü düşünde
Daha ilk güzelliğinde
Alnını iki dağın arasına germiş
Bir devin göğsüne benzer
Göğsünden dualar geçermiş
Çarşılar ellerinde ekmek iğneleri
Cami avlularına açılan
Havuz sularına kapılan çocuklar
Görmeden güneşin bütün renklerini
Götürmezlerdi dükkândaki babalarına
Ocaktan akan kaynar yemekleri
Nenelerinin koyduğu avuç taslarına
Başı ve yüreği şahbaz
Kaleleri ağırlayan kadınların
Süslerini kemerlerini
Başlarını ağırlaştıran
Ağır siyah şelâle saçlarını
Tutunca gençleşirdi erkekler
Sonra insan o ki denizde
Küçük ve büyük nehirde
Bedeni ıslatan afsunlu suda
Önce niyet sonra yıkanırdı
Zaman dert getirdi sulara
İçinde eski balıkların yattığı kayalar
Savaşan insanların elinde
İnce yontulup taşındı balta mızrak şekline
Anam kanları kuruyan
Kavga ayıran bir kargı elinde
Kara ocağın taşlarına
İşaret koydu çocuklarını
Belinde gezdiren babamın
Beyaz yazılarla kazandığı adları
Yüreği korkuyla kuvvetlendi babamın
Unutup genç gelen günleri
Zamanın sürerken çektiği günleri
Çetin bilmecelerle
Sürdü atını şehirlere
Yün gören at güden kadınlar
Ormanlara tepeden eğilen toprak evlerde
Küçük pencereli karanlık dar odalarda
Uzaktan uzayıp gelen kurt seslerinin
Uzağa çekilip giden
Ayazda donan gülmeler içinde
Ormanlarda süt emziren anne
Unuttu gittikçe uzayan çocuğunu
Hep kaçarmış şehirlerin
Demir dağlarına
Uyuyunca toprak beşiğimde
Sahipsiz kalan
Ellerimden kayan aydınlık günlerim