Ömer Karaoğlu Müzik Yolculuğunu Anlattı

Müzik Sanatçısı
Ömer Karaoğlu
Müzik Yolculuğunu
Anlattı
 
Yaklaşık 35 yıldır müzik dünyasında eserler veren sanatçı Ömer Karaoğlu müzik yolculuğunu anlattı.
 
Daha önce çok konuşulmamış bir öyküsü olduğunu dile getiren Karaoğlu, sanatını, 1980'lerde amatör heyecanla müziğe duyduğu ilgiyle başlayan özgün bir yolculuk olarak tanımladı.
 
Başarılı yorumcu, müziğin çeşitliliği ve renkli evreni içinde çok farklı eserler yorumlama, icra etme, besteleme imkânı olduğuna işaret etti: "Bu çeşitliliğe ait mütevazı örnekler vermeye çalıştık. Müziğimizin ayırt edici karakterlerinden birisi, Müslümanca bir duyarlılığı biraz nağmelere yükleme kaygısının ön planda olması." dedi.
 
"Yaşadığımız değişimler sanat yolculuğuma eşlik etti"
 
Müzik çalışmalarının yanında akademiye de ilgisi olduğunu belirten Karaoğlu, hem akademi hem sanat hayatında Müslüman olmanın, Müslümanca kalabilmenin bedelini görerek, Müslüman topluluklarla beraber yaşayarak eserlerini bu doğrultuda canlı biçimde üretme ve paylaşma imkânına sahip olduğunu söyledi.
 
Ömer Karaoğlu, Türkiye'nin içinden geçtiği süreçlerde de bu duyarlılığı besleme gayretinde olduğunu vurguladı:
 
"Türkiye'de yaşadığımız siyasal, toplumsal, zaman zaman travmalar, değişimler, inişler, çıkışlar sanat yolculuğuma bir biçimde eşlik etmiş oldu. Eskiler insiyaki derler. Yani içten geldiği gibi. Dolayısıyla bahsettiğim, sahici bir müzik yolculuğu. Sıradan bir sanat yolculuğu olmadığına inanıyorum. Çünkü bu coğrafyada, bu mekân ve zamanda aslında bir bakıma hissettiklerinizi müzik eserlerine yüklüyorsunuz. O bakımdan 'sahici' sözcüğünü tercih ediyorum."
 
Müziğiyle çoğu kez umuda işaret ettiğini ifade eden Karaoğlu, "Türkiye'nin özellikle Müslümanlar açısından o umuda eşlik etmesi en azından o umuda bir besin kaynağı olmasını hep arzu ettik. Bunu da kurarak yapmadık. Zaten o halin, o atmosferin içindeydik yani biz bu mahalledeydik. Tabiri caizse, bu mahallenin canını acıtan ne varsa, umudunu ne temsil ediyorsa, bu mahallede coşkuyla hangi cümleler söyleniyorsa çoğu kez müziğimize onları yansıtmaya çalıştık." dedi.
 
"Sanatçı hayallerini dillendirir"
 
Karaoğlu, kitlelere ulaşmak ve popüler olmak gibi kaygılardan oldukça uzak olduğunun altını çizdi: "Sanatın içinde bir kurmaca var mıdır? Vardır tabii. Hatta sanatın içinde abartılar, eskilerin ifadesiyle mübalağa da vardır. Ürettiğimiz eserler birebir gerçekleri yansıtmıyor. Bu noktada bazen eleştiriye de uğrayabilir. Zaten sanat aslında ütopyasını, hayalleri kovalar. Sanatçının, yorumcunun hayalleri, ümitleri, idealleri vardır ve onu dillendirir. Bu hayallerin önemli bir kısmı gerçekleşmiş değildir ama bir umudu beslemektir sanatın yaptığı.".
 
Karaoğlu, sanatın hayatın içinde olduğuna vurgu yaparak, inanç ikliminin, insanların inandığı değerlerin, yaşama arzusunun ve içinde olduğu hayat tarzının dışında sanatın icrasının mümkün olmadığını dile getirdi.
 
Cahit Zarifoğlu'nun "sizin iki hayatınız yok ki" sözüne atıfta bulunan Karaoğlu, "Sanatın, insanların değerlerinden, inandıkları hayat tarzından bağımsız ve yalıtılmış bir alan olamayacağını düşünüyorum. Sanatın başka alanları içinde, insanlar inandıklarını, düşündüklerini aslında tarih boyunca ifade etmiştir." dedi.
 
"Düşünce dünyamızın tetiklediği duyguların dışa vurumu"
 
Sanatçı Karaoğlu, müziğin birden çok fonksiyonu olduğunu ve bunlardan birinin de eğlendirmek olduğunu söyledi:
 
"Belki ezcümle, biz çok eğlendiremedik. Bunu söyleyebilirim. Müziğin başka bir fonksiyonunu işler hale getirmeye çalıştık. Bu bakımdan salt uçuşan duygular değil, o duygunun beslediği bir düşünce zemininin var olduğunu ifade etmek isterim."
 
Karaoğlu, müziğinin, düşünme biçimi ve insana, evrene, eşyaya bakış açısının etrafında biçimlendiğini anlattı:
 
"Müziğin ses, ahenk ve ritim dışında bir dili yok. Salt müziği konuşacak olursak, tabii ki inanç evreninden beslenir o sesler. Ama somutlaşan tarafı, müziğe giydirilen söz unsurundan kaynaklanır. Şarkı, türkü, marş dediğimiz, adına ne derseniz, aslında bir zeminden beslenir ve bir üslupla ve içerikle yüklüdür. Böyle baktığımız zaman, ben yaptığımız müziği aslında düşünce dünyamızın tetiklediği duyguların dışa vurumu olarak görüyorum."
 
Ömer Karaoğlu; 1967 yılında İstanbul Bayrampaşa’da doğdu. Çocukluk dönemlerinde babası onun müftü olması istedi. Bir abisi bulunan Ömer Karaoğlu babasından gizli gizli o dönemlerde gitar çalmaya başladı, okul korolarında yer aldı. 1985 yılında İTÜ Makine Mühendisliğini kazandı ancak mühendisliğin kendisine göre olmadığına karar verip tekrar sınava girdi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini kazandı ve Beyazıt Meydanına adım attı. İktisat Tarihi alanında doktora yapan Ömer Karaoğlu 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilerin direnişine destek verdi, okul yönetimi İslami görüşü sebebi ile o dönemde istifa etmesi için baskı uyguladı o da ihraç olmaktansa onurlu bir şekilde istifa etti. Yaptığı besteler ve seslendirdiği ezgiler ile müzikseverlerin içine işleyen nağmelerin sahibi Ömer Karaoğlu evli ve 2 oğlu vardır.
 
Albümleri
 
Doğ Ey Güneş
Adı İçin Yaşamak
Gökyüzü Depremleri
Sızı
Azade
İzler
Karayel
Her Dem Yeniden
Kim
Hani Bir Yanımız
 
AA
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir