Şair ve Yazar
Fethi Gemuhluoğlu
Vefatının 42. Yılında
Anılıyor
Sevgi ve dostluk kavramlarına verdiği büyük önemle tanınan gönül ve fikir adamı, şair ve yazar Fethi Gemuhluoğlu vefatının 42. yılında anılıyor.
Sevenlerinin ve okuyucularının, "gönül adamı" olarak tanımladığı, şair ve yazar Fethi Gemuhluoğlu vefatının 42. yılında anılıyor..
Fethi Gemuhluoğlu; Ocak 1922'de Mustafa Neşet Efendi ile Fatma Saniye Hanım'ın çocukları olarak Göztepe'de dünyaya geldi.
Çocukluğu, son Osmanlı aydınlarının yaşadığı Erenköy ve Göztepe semtlerinde geçti. Yazarın kendini yetiştirmesi, geniş tarih bilgisi, edebiyat ve tasavvufla olan münasebetinde, ailesinin ve çevresinin büyük tesiri oldu.
Gemuhluoğlu, ilk ve ortaokulu doğduğu yer olan Göztepe'de, liseyi Haydarpaşa Lisesi'nde okudu. Yükseköğrenimini ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı.
"Beni çıldırıyor sanmışlardı"
Henüz 13 yaşındayken, Necip Fazıl Kısakürek'in "Bir Adam Yaratmak" isimli piyesini bir çatı katında tek başına oynamaya çalıştığında ailesi çok şaşırmıştı. Gemuhluoğlu, yıllar sonra bu olayı tebessümle "Beni çıldırıyor sanmışlardı" diyerek anlatmıştı.
Usta kalem, 1950-1955 arasında İstanbul'da çeşitli okullarda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı. 1955-1963 arasında Spor ve Sergi Sarayı Müdürlüğü görevinde bulundu. 1965-1966 yıllarında ise Milli Eğitim Bakanlığı'nda Özel Kalem Müdürü olarak görev yaptı.
Dr. Emine Suzan Hanım'la 1959'da evlendi. Mehmet Ali ile Veli Selman adında iki çocuğu dünyaya geldi.
Gemuhluoğlu, 1963-1965 yıllarında yaşadığı Almanya'da serbest gazeteci olarak çalıştı. 1966-1970 arasında Ankara ve İstanbul'da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin basın müşavirliğini yaptı. 1970-1977'de ise kuruluşunu gerçekleştirdiği Türk Petrol Vakfı'nda genel sekreter olarak görev yaptı.
Gemuhluoğlu, yaşadığı döneme "Gönül ve İyilik Adamı" olarak damgasını vurdu. Çok sayıda vakıf, dernek ve hayır kurumunda, yönetim ve danışma kurulu üyeliği görevlerinde bulundu.
Engin bir İslam kültürü yanında iyi derecede Almanca bilen yazar, Türk Petrol Vakfı'ndaki görevi sırasında gençlerle doğrudan temas kurdu. Anadolu'dan üniversite için İstanbul'a gelen gençleri yetiştirme görevini kendisine vazife addetti.
Fethi Gemuhluoğlu, bütünleştirici tutumu ve herkese sevgiyle yaklaşımından dolayı etrafında aydın bir çevre, bir ilim halkası oluşturmayı başardı.
Zarif İstanbul Türkçesi
Zarif İstanbul Türkçesiyle yaptığı konuşma, mektup ve makalelerinde; iman, aşk, emek, hürriyet, güzel ahlak, çalışkanlık gibi değerlerin savunucusu odu. Gemuhluoğlu, döneminin yükseköğrenim gençliğine bu değerleri aşıladı. "Dostluğun Adresi" de denilen yazar, bütün görevlerinde, batılılaşmanın Türk toplumunda meydana getirdiği tahribatın onarılması için büyük çaba sarf etti.
Mareşal Fevzi Çakmak 10 Nisan 1950'de vefat ettiğinde, radyoda, neşeli şarkılar ve oyun havaları çalınmasını protesto etti. Gemuhluoğlu, Çakmak'ın vefatının yasını tutmak için Harbiye'deki Ordu Komutanlığı'na giderek, oradaki bayrağı yarıya indirdi. Beyazıt Camisi'ndeki cenaze namazı sonrasında da Mareşal'in tabutunu resmi makamlara teslim etmedi. Öncülük ettiği gençlerle beraber cenazeyi omuzlayarak Eyüp Sultan'a kadar götürdü.
Yazar ve şair Fethi Gemuhluoğlu’nun yazıları Serdengeçti, Yeşilada, Arapgir Postası, Türk Yurdu, Düşünen Adam Mecmuası, Yeni Sabah, Göldağı gibi gazete ve dergilerde yayımlandı.
Yazılarında mazlum ve masum milletlerin bağımsızlığını, İslam ülkelerinin birbirine yakınlaşmasının önemini, Müslümanların birbirlerini tenkit etmesinin yanlışlığını incelikle işledi.
Arapgir Postası'nın başyazarı olarak 1950'li yıllarda kaleme aldığı büyük çoğunluğu dış politika üzerine olan yazılarında, özellikle Afrika'nın önemini vurguladı.
Sanattan siyasete, ahlaktan eğitim ve tarihi meselelere kadar hemen her konuda yazılar yazdı. Gemuhluoğlu'nun şahsiyetini oluşturan temel unsurlardan biri de tasavvuf oldu. Gemuhluoğlu, hayatı boyunca tasavvufun riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden anlayışına bağlı kaldı. Birbirinden uzak çevrelerden edindiği çok sayıda dostuna hiçbir çıkar endişesi gözetmeden yaklaşmanın ve insanlık adına çalışmanın önemini telkin etti.
Konuşmalarında, makale ve mektuplarında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde titizlikle durdu. Sevginin maddi hiçbir karşılığının bulunmadığını, insan hayatının aşk ve dostluk üzerine kurulduğunu anlattı.
Gemuhluoğlu, tasavvuf kültürünün damıtılmış örnekleri sayılan sohbetlerinin yanı sıra erdemli kişiliği, kültürel birikimi, sanatçı ve bilim adamlarına verdiği destekle tanındı.
İnsanın iyi tarafını öne çıkarmanın ancak sevgi ve dostlukla mümkün olduğunu her fırsatta dile getirdi. Gemuhluoğlu’na göre aşk, sancılı hayat serüveninde tevekkül ehli olmak için gerekli olan sükûnet duygusunu edinmek yönünde büyük önem taşır.
Prof. Dr. Cahit Tanyol, Fethi Gemuhluoğlu için, "Onun kitabında sağ-sol, inkılap-irtica diye kavramlar yoktu. O, bu kutuplaşmanın üzeninde insanlara bakmasını bilirdi" demişti. Şair İsmet Özel ise Gemuhluoğlu'nu, "Bize kendi kuşağı içinde en sağlam çizgiyi aktarabilenlerden biriydi" sözleriyle anlatmıştı.
Prof. Dr. Muharrem Ergin, Fethi Gemuhluoğlu'nun yetiştiği çevreyi şöyle tanımlıyor:
"Fethi'yi Fethi yapan nokta, Fethi'nin ailesi ve yetiştiği çevredir. Göztepe'deki ev Fethi'yi Fethi yapan unsurlardan biridir. Öyle ki duvarı yola, doğrudan doğruya yola bitişiktir. Arada en küçük bir mesafe yoktur. Duvarın bir tarafında bir kalabalık, gürültü fakat öte tarafında inanılmaz bir sükûn vardı. Bu Fethi'nin hayat aynasıdır, mekân olarak Fethi'de rolü olan bir unsurdur."
"Dostluk Üzerine”
Fethi Gemuhluoğlu'nun 22 Kasım 1975'te bir toplantıda yaptığı, ünü bugüne kadar ulaşan konuşması "Dostluk Üzerine" başlığıyla kitaplaştırıldı. Okuyucuların ilgisi sonucu kitabın defalarca yeniden baskısı yapıldı.
Fethi Gemuhluoğlu, 5 Ekim 1977'de İstanbul'da hayata veda etti. Cenazesi Sahrayıcedid Mezarlığı'nda toprağa verildi.