Asanatlar "şiirden sinemaya" 
Beklemeler hep beyhude
Gitmeler için de söylerim bunu
Bir ele bakardı mesela mevsim
Uzansa dallara ince parmakları
Ne bileyim nar, bilemedin ıhlamur
Pür koku, pür renk içinde akıl fikir
Beklemek ne, gitmek ne şimdi
Anlatsın biri bunu da
Kalemi aşka ayarlı çocuk
Kâğıtta kayıtlı kader gibi
Hikâye seni bekliyor
Sen gidiyorsun
Cengizhan Orakçı
harfler yanlış çıkıyor
teskin edilemiyor gırtlağımızda
dolaşıp kalan türkünün mısraları
anneler teskin edilemiyor kefenlenmiş bebeklerle
müsekkin kar etmiyor
tutmuyor fatiha'nın yerini müsekkin
sadece minicik kardeş öpüşleri
tozlu ve susuzluktan kavrulmuş dudaklarla
alabiliyor ağrıyı damarlardan
Ali Sali
elimdeki şemsiyenin tüfek gibi patlayışı
hep hoşuma gider, birkaç kez patlatırım, bom!
bir sokak köpeğini kokuturum ancak
korkutursam, o köpekten çok özür dilerim
ben, çok sinirim bozuk
onu korkutmak istemedim
Ömer Aksay
buralar; herkesin aşkını bıraktığı sular
başka boyutu olmayan, iki kaptanlı öykü teknesi yaşam
umut; hangimizin cebinde saklı, bilemedik
mühürlendi aşk, kaybolan zamanlarda, kâğıtlara
ve biz bu yolu çok gece yürüdük
yüzümüzde, yeni yetme çocukların tarihi
bir kuyu gözyaşı bırakıp gittin
fırtına ve yağmurlar doldurdun valizine"
Mehmet Kuvvet
