Nehir Gözlü Papatyam

ABDULBARİ KARABEYESER
Nehir Gözlü Papatyam
 
Papatya en sevdiğim çiçek. Benim yaşadığım kırlarda boyuna papatya açardı. Koyun, kuzu otlatırken öyle toplardık. Hasretim şimdi çocukluğumun geçtiği o dağlara.
 
Kartallar yere yakın uçardı. Envai çeşit kuşlar maviliklerde dans ederdi gün boyu. Rüzgâr, yaprak, dal ve insan iç içeydi. Nar gibi kızarmış yürekleri vardı genç kızların. Baktın mı al al olurdu yanakları tandırda kızarmış ekmek gibi… Öyleydi oralar ve oralar en çokta papatya kokardı; papatya kokardı kırlar, tepeler, dağlar, insanlar, dualar…
 
Hayat neydi ki? Bir içimlik su… Alabildiğine doğal! Gün erken başlardı. Güneş erken doğardı. Her yer bahçe gibiydi. Rengârenkti. En çokta umutlar, aşklar, yarınlar… Dupduru bir su gibi: Temiz, pak ve arı… Çocuklar, anneler, babalar kulağa hoş gelen uyumlu birer şarkı gibiydiler mesela. Zeytin ağaçları yoktu ama alıç ağaçlarının dallarından incirin tatlılığı akardı gün boyu. Köylüler dağlarda ferahlardı, dağ köylülerle güçlüydü. Bir gülün inceliğinde akardı mevsimler. Büyük rüyalar, dâhiyane hayaller yoktu belki ama papatya iriliğinde rengârenk mutluluklar vardı. Yanaklarda gamze, dudaklarda tebessüm, yürekte sevinç olurdu ve dedim ya papatya kadardı hayat; papatya kadar doğal, papatya kadar ilahi, papatya kadar ironi… Sende bir papatyaydın, anavatanı gönlüm olan bir papatya…
 
Sana sözüm vardı. Şehirden dönünce horozlu aynalarla gelecektim sana, bir de saçların için şimşirden bir tarak! Ama vefasız çıktım çünkü gittiğim şehir rüyalarıma el koydu ve ben dağ kokan yanlarımı kaybettim. Beni affet ama bir gün mutlaka geleceğim, hem de doruklarında papatyalar açan dağlarla! Bekle beni, bekle ey sinesi dağ dağ papatya kokan nehir gözlüm!
 
Nehir Gözlü Papatyam

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir