Hüseyin Bektaş’ın İlk Kitabı Geç Gelen Hüzün

Şair
Hüseyin Bektaş’ın 
İlk Kitabı
Geç Gelen Hüzün
Çıktı
 
Şair Hüseyin Bektaş’ın ilk kitabı 
Geç Gelen Hüzün
Çıra Yayınları’ndan çıktı.
 
“Hüseyin Bektaş, şiir yolculuğunu sessiz ve derinden sürdüren bir şair.
 
Zaman zaman dergi sayfalarında görünür. Bir anda sessizliğe gömülür.
 
Onun bu sessizliği şiirden uzaklaştığı izlenimi uyandırsa da her yazdığı şiir ile yeniden dikkat kesilmemizi sağlar.

Hüseyin Bektaş'ın şiirlerini kitap bütünlüğü içinde görmek isteyen okurları nihayet "Geç Gelen Hüzün"le buluştu.
 
"Hasret ateşini sen yaktın/
Şiiri biz söndürdük/
Diz çöktük, divan okuduk/
Sırrına ermeden toprağın/
Yola çıktık/
Ve yorulduk"
diyen şairin kitabı 'sahih' şiirin izini süren herkesin kalbine dokunuyor.
 
Her bir dizesi ayrılıklara, hasrete, vuslata ve hüzne düşülmüş birer tarih adeta…”
 
Hüseyin Bektaş; Balıkesir ili Dursunbey ilçesi Yukarı Yağcılar köyünde doğdu.
 
İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi Dursunbey'de tamamladı.
 
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ni bitirdi (1986).

Bir süre gazetecilik deneyiminde bulundu.
 
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde başladığı memuriyet görevini Denizli’nin Acıpayam ilçesinde, Ankara’da ve Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde sürdürdü.
 
Şiirleri Aylık Dergi, Mavera, Yönelişler, Yedi İklim, Kayıtlar, Hece gibi dergilerde yayımlandı.
 
Hüseyin Bektaş’ın İlk Kitabı Geç Gelen Hüzün
 
 
 
Yedi İklim dergisinin Mayıs 2016 sayısında yayınlanan ve kitaba adını veren şiir:
 
Geç Gelen Hüzün
 
Güneşli şark ülkelerinden düştü üstümüze “güz gülleri”
Oradan değdi, bu sabah çiyleri kirpiklerimize
Ve sonbahar yağmurlarında ıslandı bütün saçlarımız
Geç gelen hüzünler kadar mütebessim ve sırdaştılar
Sevgilinin bahçesinden toplanmış anılar gibi avuçlarımızda
Buğulu gözlerindeki sis perdesi gibi, sanki bir tutam kordular
 
Koşarken bile geç kalıyoruz her aşkta olduğu gibi, geç kalıyoruz her baharda
Ve her bahar büyüyen bir hüzün, gecikmiş sevdalar için; Bu şiir
Her sevda geç kalan haylazlık düşlerimden bir kıvılcım
“İki Doğunun ve İki Batının Sahibi” biliyor bunu ancak
Bir de sen, kuytu yalnızlıklarımda fısıltıyla konuşurken kulağıma
 
Geç kalınca paylaşılmıyor hüzünler, sofralar kurulmuyor artık
Ve masallarını bir başka geceye bırakıyor uyuyan çocuklar
Bir türkü kadar beyaz olsa da elleri, buğulanıyor gözleri hep çöllerde
Hepsi hüznü büyütüyor, geç de olsa yüreklerinde, yani seni; yani beni;
Tenha ve dalgalı bir rıhtımda, üşüyen kediler gibi; Bizi
 
Zamanı geldiğinde yağmalanmış hüzünlerimiz, ayak izlerine düşer ancak
Yüzümüzde, ayak izlerinde birikmiş suların serinliği
Sonra çekilen hasretin izleri alnımızdaki yazı
Ve içimizde bir hasret hüzne ve aşka, vuslat arifesinde; Sana
 
 
 

Bir yorum

  1. Başarılarının devamını dilerim. İstasyon dan Orhan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir