Kaplumbağa Krizi

CANER KUT
Kaplumbağa Krizi
 
Kırmızı döşeli geniş bir yolda… Kendi içine evrilen insanların dünyasında… Hızlı hızlı koşturan ayakların altında… Zemin serttir. İçe kıvrılırken dengeyi korumak için sağa sola yalpalarken… Yol kenarında bir kaplumbağa kabuğu altındadır. Güneşten midir nedir? Karadır içi, utanır belki de göstermez etini. Sessizdir. Kurumuş bedeni dışındadır, onu taşır. Üstü başı, gözü kulağıdır. Sesi kemiği, günü gecesidir. Kendi hâlindedir. Yavaş ama evine yetişen kaplumbağanın çabuk ama geç kalan insanların arasındaki işi sessizce yürümektir. Kırmızı döşeli zemin üzerinde içine doğru evrilen çabuk ama gecikmiş insanların arasında bir bedenin kabuğu içinde siyah oynak etine yavaş ama yetişmiş sessiz renksiz ama yetişmiş bir kaplumbağanın yapacağı yeni bir yol denemektir belki de. Kendi için… Tüm yetişenler için… Kırmızı döşeli geniş bir yol kenarındaki kaplumbağa… Mesela dışarı çıkarsa, yeni bir yola girerse… Uzamış otlar arasında dümdüz koşarsa… Siyah biçimsiz ayakları uzun yeşil otların arasından uzar giderse… Kaybolup arasında çılgınlar gibi yol alıp bağırıp çağırırsa…
Doğduğu gün verilen kabuğu ıslanıp yumuşarsa… Artık saklanmak değil karışmak zamanıdır, diye düşünürse kaplumbağa… Yarım bir kabuğun yarım bir kaçkını kaplumbağa. Evine yetişmiş kaplumbağa değil. Evine hapsolmuş bir kaplumbağa ki öyledir hala… Yine mesela tersine çevrilse o hızla… Evini başına yıksa kendi kendine… Evini arayan bir kaplumbağa olsa yani… Siyah biçimsiz ayakları o hızla yolunu kaybedip zemini yitirse… Siyah biçimsiz ayakları gökyüzünü tekmelese… Kuru esmer başı semaya dönüp gözyaşları dökse… Kırmızı yollarda evrilen çabuk ama evine hep geç kalan insanlardan uzakta evi başına yıkılmış başı yukarda bir kaplumbağanın yaşlı gözlerle… Yeniden mesela kırmızı yollarda adımları çok ama kısa… Daha hızlı belki ama yine de yetişmiş evine… Evine yetişmiş ama yine de kovalayan… Hızlı ayaklar arasında… İçine evrilen adımlar arasında hırsla… Yeniden ve yeniden yetişerek… Yeniden yola çıkarak… Her gün zemin kaybeden ayaklarını yeniden kırmızı yollarda harcayarak…
Biçimsiz ama yorulmayan ayaklarını kaybetme pahasına… Yaşlı gözlerle semaya bakan bir kaplumbağa… Daha hızla daha hızla ayaklarına yüklenirse… Siyah biçimsiz ayakları takatsiz kalırsa Kaplumbağa yaşlı gözlerle kabuğunu başı altına alırsa… İşte o zaman mesela dönemez mi tekrar geriye? Yeni yolun üzerinde, uzayan otlar arasında evini arayan bir kaplumbağa ayaklarını daha hızlı, daha güçlü, kan gelinceye değin, gözyaşları kuruyuncaya değin göğe sallarsa mesela… Evsiz geç kalan bir kaplumbağa hikâyesi anlatılırsa sonraları kırmızı döşeli yollar üzerinde içine evrilen hızlı ama hep geç kalan insanların arasında.
 
Kaplumbağa Krizi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir