EMİNEHATUN TOK
Darağacında Pembe Düş
Yüreğinde pembe düş
taşıyordu Tanya gibi
türküler söylüyordu çığlık çığlığa
halaylar çekiyordu özgürlüğe
bir elinde mendil diğerinde kitaplar
kendisi için dileği bir lokma bir hırka
derviş değildi lakin yüreği erecek miydi
güzel günler görecek miydi
tomurcuklar derecek miydi
eflatun bedeninde
Yatağında ırmak gibi akıp giden günlerinde
sorulara yer yoktu
sorular ki en coşkulu aktığı yerde
önüne çıkan kayalar kadar çoktu
hep akmanın gözbebeklerine baktı
durmanın nedenlerinde
Karadeniz’i mesken tutmuştu
nerede biterdi bu deniz
güneş nerede biterse
güvercin nerede uçarsa
karar verdi o gün
güvercin kanadında uçmaya
bir elinde kitapları kulağında ses
''özgürlük mahkûmları''