Dini Mızmızlıklar

AYŞE ŞENER
Dini Mızmızlıklar
 
Şunu anlayamıyorum. Orucun bitmesine aşırı üzülüyormuş gibi yapmak ve ağzımızın açılmasına dair sevincimizi birbirimizden saklamak din mi?
 
Zaaflarımıza dur diyebildiysek, yürü de diyebilme zamanını neden yadırgıyoruz.
 
Hem de mavi bir izinle…
 
Hem bütün bunları kitaplı-hikmetli bir toplum oluşumuzun hatırına yaşamadık mı? Kitab’ın indirilişine hürmeten… Bu açlık eylemini gönül tokluğunu kutlamak için yapmadık mı?
 
Yalnız oruç gibi özel bir ibadet; kimi zaman zorlansak ta insanın içine “Ben özel bir şey yaptım. Her zamankinden farklı bir çaba harcadım. Allah hatırına hayatımda özel bir disiplin geliştirdim. Olmadık bir zamanda uykulu gözlerle kalkıp sahur/sofra kurdum. Bütün gün birkaç öğün aslında serbest olan her şeyden uzak durmayı, kendime hakim olmayı başardım. Bu özel kendini tutma süresi, nimetlerden özgürce yararlanmanın ne büyük ikram olduğunu iyice anlamama yaradı. Eşit tokluk ve eşit açlığı da… Nimetlerin adil dağılımı için bilinçli bir tutum geliştirmem gerektiğini. Bunları ve daha pek çok hikmeti bildiğim halde bu olayı tekrar yaşamadıkça bildiklerimi sıradanlaştırıyorum. Her Ramazan unuttuğum bu ilginç noktaları bana yeniden hatırlatıyor.” Gibi pek çok cümleyi sessizce geçiriyor içimizden.
 
Az da olsa içimiz buruluyor yine de.
 
“Bir işe yaradığımı hissettim. Sanki değerli olduğumu… Bir ayı diğer on bir aydan farklı değerlendirebilme imkanıydı bu. Farklı, tersinden bir yaşamı mümkün kılan. Mevcut kuralları tepe taklak getiren. Gerekirse yepyeni bir düzene, şartlara, belki daha zor şartlara da -henüz gerçek anlamda başa gelmeden- hazırlama potansiyeli olan bir ibadet.”
 
Zorlandık. Fakat güçlendik. Zorun kolaylaştırıldığını da hissettik. Sanki bundan önce zayıf iradeli birer zavallılara dönüşmüştük. Şimdi artık yepyeni ve eskisinden daha güçlü bir irademiz var. Tek başına karar alabilir ve uygulayabiliriz sanki. Kaderimizi bizzat kendimiz seçebiliriz. Artık evet veya hayır derken, daha da derinimizden diyebiliriz. Sınırlarımızı bizzat kontrol edebiliriz. Denetimli serbestlik kadar denetimli serkeşlik te yapabiliriz.
 
Her şey iyi güzel. Tam kararında bitiyor. Fazlasına kim dayanabilir.  Dayanabilen ve isteyenler için daima açık ilerleyen yollar.
 
Vasat, dengeli, genel bir çizgi için konuşursak; böyle hep tutamayız orucu. Bir yıl böyle gitmez. On bir aylık sıradanlığımıza devam. Ancak bir ay sıra üstü yaşayabiliriz. Birbirimizden saklamayalım. İnsan olduğumuz itiraf bizi dinden etmiyor. Eksik, hatalı, mızmız…
 
Buna rağmen olabilmek değil mi din?
 
Aksine birbirimize oynayıp durduğumuz ve aslında çok yorulduğumuz "hiç zaafım yok maskesi" din dışı olmalı. Oldukça da yapay duruyor. İnandırıcı değil.
 
Dürüst olalım. Çay, çorba özgürlüğüne yeniden kavuştuğumuza sevindik.
 
Bayramın ilk günü nasıl kahvaltı yaptığımızı gören gördü. Allah onun her günkü nimetlerine, her gün kurduğu sofralara karşı nasıl bir zaaf içinde olduğumuza bir daha, bir daha tanık oldu.
 
Fakat gecenin gece, gündüzün gündüz olduğunu yeniden öğrenmek zor olacak.
 
Ramazan; tersyüz olan bir hayatta, ayakta kalmayı da öğretiyor.
 
Ne güzel! O emretti diye helaller haram, özgürlükler yasaktı müminler için. Artık yasaklar kalktı! Helal olsun çay! Helal olsun günlük güneşlik kahvaltılar…
 
Yine de bir kenardaki nota göz ucuyla daima bakarak olalım.
Herkese eşit geldiğinde bayram, bayram olacaktır.
 
Dini Mızmızlıklar

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir