A.VAHAP DAĞKILIÇ
Veda Kalıntıların
Gözlerine asılı olan sevdamla beni
meçhullerdeki umutsuzluğa bırakışının
sekizinci yıldönümü
Neredesin
nasılsın bilmiyorum
dilerim hayat ellerinde açıyordur hala
Beni boşver
bendeki “sen” emanetin hala duruyor
Hasret mahkûmu gün doğumlarım
yenik düştüğüm yarınlardaki bakışlarım
ve kala kalmışlığımın esaret prangaları yerli yerinde
Tahtlar üzerinde bakma zamanı
yeni huylar edindim.
Saçlarının kıvrımında zülüf perişanlığı bendeki
Doktorlar “hasret yüklü vedalar sana göre değil
ölüm sermayeli umutlara çare yok” diyorlar
kalan ömrüm ise hasretinin hüzün avareliği
Biliyor musun
umutlarımın düğünü için yürek kiralıyorum
varlığında ilkbahar çiçeklerindeki türküm
yokluğunda solan hasret çığlıklarım
ve kalbime inen buzullar kıyılara vuran ses şimdi
Beyaz at üzerinde gezen al kınalı mahzunluğum
kumsala serçe parmağımla seni yazdırmazken
sevdan ağırlıklı bedenim gönüllü hamallığına namzet
gözlerimden yüreğimin arasına ülkeler gibi düşen yokluğun
Azığım, mehtapları öpen umut rüzgarları ve günbatımı
gözyaşlarımı ellerine bıraktığım gün
biliyordum böyle olacağını
Çok şey değişti
rıhtım o eski rıhtım
deniz o eski deniz değil
Ay ışığı
o küllüm imajda
Ölüm vurgunu umutlarım
on yedilik kızların sevinç muştulu kolyelerinde asılıyor
Aşklar günlük ekmek arası balık fiyatına
her taraftan kuşatılmış beden acizliği
Karanlığın çehresi karanfillere takılı siluetinle buluşuyor
gözlerinde yıkanan gönlüm harap bir mezarlık
Duydun mu
ikinci bir emre kadar mehtap yasak burada
Ve
vizesi vuslat olan bir sevdam…
Veda Kalıntıların