İLKNUR İŞCAN KAYA
Filistinli Çocuk
Bir çocuğun yaralı gözlerinde gördüm acıyı
Filistinli bir çocuğun gözlerinde…
Kelimeleri kesip atan dil hanesinde gördüm hiçliği
Sus madeninin içlerine hapsedilmiş bedenleri
Kan sıçramış kırgın çiçeklerde gezer ürkek elleri
Kaç yetim hüzün büyütür minik ruhunda devasa yüreği…
O bir Filistinli çocuk… Mescid-i Aksa önlerinde
Barut bulutlarının arasında gizli.
Harabeye dönüşmüş evlerden hangisi onun evi
Karanlıkta beliren umut yıldızlarından hangisi onun özlediği
Uykusuz gecelerine yaren ettiği…
Vatanının dört bir yanı ateş çemberi
Ruhunda taşınan mevsimlerden eser yok şimdi
Kaybolan iklimi, dinmek bilmeyen yangın yeri!
Dünü isli, bugünü soğuk, yarını kayıp
Bayramı yok… özgürlüğü başında gezdirmeden
Mesut bir zeytin gölgesi düşlediği
Tutsak bir güvercin resmi
Şiirleri tutsak kafes içinde
Geçit vermez inanç zırhı üzerinde
Şafağı bekler cennet ülkesinde
O bir Filistinli çocuk… hepimizin çocuğu
İnsanlığın…
Gülümsemesi solduğu gün suçu üzerimizde
Kopan ana pınarın suyu hüsran içinde
Göz yaşları gözlerini terk ettiğinde
Vazgeçtiği hayat kimde?
Çukurlara yerleşir uzar filizler
Gök zirvesini onlar da ister…
Sen Filistinli çocuk!
Kollarına dolar kucak kucak düşlediğin yapraklar
Çiçekler iner ak alnından yanaklarına
Âlemin kapıları açılmayı bekler aşk neferlerine
Heybelerinde asil hazineler, üzerlerinde güneşten elbiseler
Sisler arasında gezinen bembeyaz bedenlerle…
Sen Filistinli çocuk lekesiz sayfanla yoldasın
Seni görmeden sevenlerin dualarındasın
Aşkı duru bedenine dokuyan cümlelerin tılsımısın
Cennet kıyılarında şelaleleri koklayan sen olacaksın
Sen Filistinli çocuk!
Yok edildikçe daha çok var olacaksın
Bir tohumdan bin doğacaksın
Tebessümün serilecek yeryüzüne
Her var oluşa anlamını katacaksın
Süt kokulu dimağınla
Sen Filistinli çocuk…
Ne yaşadıysan yaşatacaksın
Gecenin sabaha döndüğü, yazın baharı karşıladığı gibi
Devranın döndüğü gün meydanlarda sen kalacaksın
Bedenine dokuduğun bayrak işte!
Gökyüzüne onu sen asacaksın
Sen! Sen Filistinli çocuk!