VAHDETTİN YİĞİTCAN
Ah Tren Kara Tren
Değerli okurlar.
Yaklaşık bir aylık ayrılığın sonunda Malatya’mıza benim özel tanımımla da Anne Vatanım Malatya’ya yapmış olduğum üç aktarmalı tren yolculuğu macerasıyla dönmüş bulunmaktayım.
Başlıkta zikrettiğim "Ah Tren Kara Tren" sözü, güzel bir Rumeli Türkümüzün adıdır.
Ülkemizin demiryolu işletmeciliği Osmanlı'dan bu yana hep sorunlu olmuştur. Yirmi yıldır yapılan yatırımlar maalesef istenilen teknolojik seviyeyi ve hizmet kalitesini yakalayamamıştır.
Benim "Ah Tren Kara Tren" sözünü seçmiş olmam tren yolcu taşıma hizmetlerinin yüz karası bir halde yerlerde sürünmesinden mülhemdir. Başkaca bir kastımız yoktur.
Defalarca yazmışımdır, tekrar edeyim bu fakir tren yolculuğunu o kadar sever ki, adeta bayılır, tabir caizse kendinden geçer.
Trenin merkezi yerleşim alanlarından çıkıp ta uçsuz bucaksız tabiatın ortasında ıssızlık hissi veren yerde serili, yeşilin her tonundan ve sarıya kadar sayısız renkte halı görünümündeki tarlaların arasından adeta kayarcasına giderken içimi saran mutluluğu anlatamam. Ufuk çizgisinde gizemli dağlar etrafımızda adeta dönen rengarenk desenli ovalar, önümüzde bitimsiz bir yol…
Rengarenk desenli işlenmiş tarlaların bahçelerin arasından geçerken o toprakları işleyen insanları düşünürüm. Doğanın bağrında emek vererek, umut ederek alın teri dökerek yetiştirdikleri envaı çeşit mahsulleri düşünürüm. Emeklerinin zayi olmamasını, saygıyı hak eden bu insanların ürettikleri ürünlerinin ziyadesiyle bereketli olmasını dilerim.
Bu fakire yolculuk sırasında trenin verdiği hazzın önüne hiçbir ulaşım aracı geçemez. Akarsu kenarları, dağlar, tepeler, keçi yollarını andıran uçurumsu kıyılardan, devasa kayaların arasından yavaş yavaş, döne döne yol alan trenin insanda yarattığı heyecanı anlatmanın imkânı yok.
Ancak çağımızın hızlı, yüksek hızlı ve diğer son derece süratli trenleri aynı tadı veremezler.
Konuyu burada kısa kesip benim asıl değinmek istediğim konuya gelelim.
TCDD'nin İş Bilmez Personeli
İstanbul'da dönüş hazırlıkları yaparken ulaşım tercihim tren olduğu için internetten sefer gün ve saatlerini öğrenerek not ettim.
Daha önce aldığım seyahat tarihleri açık iki biletim vardı. Bu biletlerimi kullanarak İstanbul'dan Malatya'ya gitmek için Bakırköy Tren İstasyonuna gittim.
Seçmiş olduğum trenler: İstanbul-Ankara Ankara Ekspresi Ankara-Malatya ise Sivas aktarmalı önce Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Treni ile Sivas. Sivas-Malatya ulaşımı ise Sivas-Malatya arasında işletmeye konulan Mototren Bakırköy İstasyonundaki gişe memuresi açık biletlerimi önce teyit etti, daha sonra Ankara-Sivas-Malatya arasında aktarmalı böyle bir tren yoktur demez mi? Ne kadar uğraştıysam memureyi ne ikna edebildim ne de biletlerimi alabildim.
Öyle sanıyorum ki, TCDD Taşımacılık internet sitesinde yapmış olduğu yeni hat değişikliğini gişe memurlarının görüntülediği bilet satış sitesinde son güncel bilgileri girmemiş olabilir diyorum.
Ben ayağımdan tedavi olmak amacıyla gittiğim İstanbul'dan gişe memurunun artık bilgisizliği mi yoksa beceriksizliği mi nedeniyle Malatya'ya dönemiyorum.
Olacak iş mi, dakikalarca kadıncağıza izah etmeye çalışıyorum, elimde not ettiğim tren isimlerini ve saatlerini içeren kâğıdı gösteriyorum, mümkün değil çıldıracağım.
Haliyle tansiyon yükseldi, başımıza özel güvenlik görevlileri geldi. İddiamda haklılığımı fark eden kimi görevliler beni kenara alarak "boş yere uğraşma" anlamında hal diliyle sorununu bir başka istasyonda çöz şeklinde bir uyarıyla vazgeçmemi önerdiler.
Ciddiyetsizliğe bakar mısınız; resmi kurumun sitesindeki bilgiler ile gişedeki görevlinin itirazları birbirini tutmayan iki farklı durum.
Gişe memuresini ikna etmek mümkün olmadığından emekli olmasını tavsiye ederek oradan kör pişman ayrıldım. İstanbul trafiğinin sıkışıklığını bilen bilir. Haznedar'dan, aksayan ayağıma rağmen belediye otobüsüyle sabahtan gittiğim Bakırköy'den öğleyin ayrıldım.
Ertesi gün bu defa Anadolu Yakasında bulunan Kadıköy-Söğütlüçeşme İstasyonuna aynı işlemi yaptırmak üzere gittim.
Taleplerimi gişede bulunan memur beye tıpkı Bakırköy İstasyonundaki gişe memuresine anlattığım gibi ilettim.
Bir hayli bilgisayar verileri arasında dolaşarak benim İstanbul-Ankara biletimi verdi. Ancak Ankara-Malatya arasında Sivas bağlantılı YHT ile aktarmalı bir sefer olmadığını söyleyerek isteğimi geri çevirdi.
Burada da Bakırköy'dekine yakın bir gerilim yaşadıktan sonra memur nasıl gördüyse "meğerse aktarma varmış" diyerek biletlerimi verme lütfunda bulundu…
Buraya kadarı işin bilet alma aşamasıydı…
Yolculuk Başlıyor
Geçtiğimiz 2/Temmuz Pazar günü İstanbul'dan ayrılacağım. Malatya'ya dönüyorum. Ancak çok kısa iki üç alışveriş yapmam gerekiyor. Küçük oğlum Ömer benim bu hastalık dönemlerim içerisinde çok kahrımı çekti, sağolsun ve Rabbim emeklerini katlı katlı mükâfatlandırsın.
Ömer'le evden erken çıktık ve alışverişimizi yaptıktan sonra baba oğul şöyle denize nazır püfür püfür esen Florya tepesinde çayımızı içerek sohbet ederiz ümidiyle Florya Sosyal Tesisleri'nin yolunu tutuk.
Benim Florya'da çay önerimi bir gün önce Ömer'e açtığımda Ömer itiraz ederek çok kalabalık olur dedi; bense, "hayır tenha olur" tezimle gitmeyi kararlaştırdık.
Meğerse Ömer yüzde bin beş yüz haklıymış. Henüz Florya Köprüsüne gelmeden yollar tıkanmıştı, tıkanıklığın sebebi bir buçuk kilometre öncesinden tesislere giriş kuyruğu nedeniyleymiş. Derhal Florya'dan ve çaydan vaz geçtik ve ben Marmaray'la Söğütlüçeşme İstasyonuna gitmek üzere Ömer'le vedalaşarak Florya'dan ayrıldım.
Söğütlüçeşme İstasyon binası kervan yolda dizilir mantığınca genişletilip hacimlendiriliyor. Çelik akşamlarla müştemilatlar ekleniyor. Dileriz işlemler tamamlandığında ortaya insanı rahatsız etmeyen estetik bir görünüm çıkar.
Trenimizin kalkış saatine kadar İstasyonun etrafında kümelenen simitçi ve büfeleri gözlemledim. Yoğun insan trafiğinin yaşandığı bölgede maalesef Kadıköy Belediyesi'nin vurdumduymazlığı ilk bakışta fark ediliyordu.
Trenimizin kalkış saatine yarım saat kala biz yolcuları perona aldılar. Perona hem yürüyen merdivenle hem de asansörle çıkılıyordu.
Siz trenimizin Ankara Ekspresi ismine bakarak afili bir şey sanmayın. Son derece sıradan, kimi tuvaletleri pislik içinde ve Ankara'ya varışı ise yaklaşık 55 dakika gecikmeyle gerçekleşti.
Ankara-Sivas YHT'de Terslik
Yüksek hızlı trenler olarak bizlere sunulan bu teknoloji şu an için gelişmiş ülkelerin çoktan terk ettiği sistemler.
Ankara'dan Sivas'a gitmek üzere bindiğim YHT'nin vagonu mu tersti yoksa biz yolcular mı ters insanlardık?
Henüz bu tersliğin nerede olduğuna karar verebilmiş değilim.
Ankara’dan Sivas'a kadar biz yolcuları TCDD Taşımacılık Şirketi gerisin geri taşıdı rahmetli Nasrettin Hoca gibi…
Övüne övüne yeni hizmete giren Ankara Sivas arasında hizmet veren YHT’de yaklaşık 20. dakika gecikmeyle zor yetişti Malatya Mototrenine.
Sivas-Malatya Mototreni
Mototren maşallah Nuh Nebiden kalma antika bir tren.
İçinde yolculuk yapmak cesaret ister, yürek ister.
Bir yanda numaralı biletli yolcular, diğer yanda numarasız biletli yolcular.
TCDD Taşımacılık ne yapmak istiyor.
Yolcuyu yolcuya boğazlatmak mı?
Erken binen yer kapıyor.
Sen numaralı biletlisin, yerine zorba biri oturmuş kaldır kaldırabilirsen…
Sadece bu durum curcunanın bir yüzü diğer yüzü külüstürlük akıyor.
Camların kimisinde perde yok. Bol bol güneşlenebiliyorsun.
Örneğin bu fakir Sivas'tan Hekimhan'da güneş batana kadar yakıcı güneşle birlikte yolculuk ettik.
Bindiğim vagonun kimisi ters kimisi düz yönde koltuklarla döşenmişti.
Ege'de ve Adana'da kullanım dışı bir Mototren Malatya halkının Tüksek Hızlı Tren talebini karşılamaya yeter de artar demiş olmalı devletlu ilgililer.
Bir Malatya İstasyonu var ki evlere şenlik.
Bir başka yazının konusu, sabırla beklesin şehrimizin pek saygıdeğer tüm siyasileri! …
_________________________________________________
https://www.malatyanethaber.com.tr/yazi/vahdettin-yigitcan/ah-tren-kara-tren