SELAHATTİN YILDIZ
Taşların Dili
Yaşadıklarımız hikayemizi oluşturur, yaşattıklarımız ise başkalarının hikâyelerine eklenir. Bize yaşatılanlar da bizim hikâyemize dışarıdan bir müdahale gibidir ama yine de bizim hikâyemize yazılır. Bunlar yaşanırken gerçek şudur ki, her bir duygu kendi rengiyle boyar bizi ve biz o renklerin çocuğu oluruz.
Gelin şimdi bir şey yapalım. Renkli taşlara bölelim yaşadığımız şeyleri. Beyaz taş doğduğumuz günden beri masumiyetimiz olsun. Siyah taş kötü yanlarımızı temsil etsin. Yeşil taş hayata olan umudumuz, mavi taş başarılar, gri taş ise başarısızlıklarımız olsun. Sevgimiz kırmızı taşta vücut bulup, kıskançlığımız mor taşta sembollensin.
Önümüze koyalım taşlarımızı. Şimdi hayal edin ve masanın üzerine dizin taşlarınızı. Başta bütün taşlar aynı boyutta olsun. Ya da bir kâğıt alıp üzerine resmedin taşları. Sonra konuşmaya başlayalım onlarla. Bunu yaparken her sorduğunuz soruda dürüst olun, çünkü bunu sizden başkası bilemeyecek. Kendimizi tanımak açısından bize iyi geleceğini umuyorum.
Sorun beyaz taşa ne kadar masum kalabilmiş. O taş sorduğunuz sorunun cevabında ya büyüyecek ya da küçülecek. Sonra sırayla sorular soralım taşlarımıza ve onlara verdiğimiz dürüst cevaplarla taşlarımız büyür ya da küçülür. Hayatımızda neyi büyütüp neleri küçülttüğümüze şahit olalım. Seviyormuş gibi yaptığımız, başarmış gibi gördüğümüz neler var. Neler daha kıymetli ve neler daha kıymetsiz tartalım taşlarla.
Sonunda göreceğiz ki o taşların şekilleri bir bir değişecek. Hepsinin boyutu birbirinden ayrılacak. Kimimizin sevgisi küçülüp kiminin nefreti büyüyecek. Bunun tersinin olmasını hepimiz için temenni etmek de benim iyi niyet taşlarımı büyütsün.
Şimdi taşları küçükten büyüğe doğru dizmeye başlayalım. En büyük üstte olsun en küçük altta kalsın. Bizim iyi yanlarımızı temsil eden taşlar iyilikte kaldığı sürece kötü yanlarımız ezmeye devam edecektir. Tersi de geçerli kötü yanlarımızı temsil eden büyük taşlarımız iyi yanlarımızın taşlarını ezecektir. Ancak bu hep böyle devam edecek diye bir kural yok tabi ki. Bunu değiştirecek yine kendimiziz. Taşlar hiçbir zaman sabit kalmıyor hayatımızda. Büyüyüp küçülmeye devam ediyor.
Her insan taşlarının boyutunu kendisi belirler. Yeter ki bunu farketmiş olalım. Farketmek için ise o taşlara iltimas geçmeden büyüklüğünü ya da küçüklüğünü görebilme dürüstlüğü gerekir. Ne kadar dürüst olursak kendimizi o kadar kolay tanımlarız.
İnsanın kendini bilmesi başkalarını bilmekten daha önemlidir. Hani eskiler der ya “insan kendini bilmeli” diye. Evet insan önce kendini bilmeli.