SELAHATTİN YILDIZ
İçimizdeki Kiracılar
Gelip gidenler olduğu gibi öylece kurulup gitmeyenler de vardır içimizde. İçimizin bazı odaları han, bazı odaları otel, bazıları ise süresiz misafir salonu gibidir. Süresini siz belirlersiniz gelip gideceklerin.
Ama bu her zaman öyle olmaz. Bazı kişi ve olaylar vardır ki çıkaramazsınız onları. Kira ödemeden öylece kalmaya devam ederler beyninizin bir yerinde. Sanırım orası kalıcı ve sancılı bir odadır. Sen çıkmasını istesen de çıkmaz, o istese de gidemez. On binlerce yıllık mağaradaki sarkıtlar gibi yapışıp düşmezler içinizin mahzenlerinden. Ancak hatırlamak istediğinizde gönderdikleriniz gelir aklınıza.
Yapışıp kalanlar hep isteyerek davet ettiklerimiz değildir. Karar verdiklerimiz olduğu gibi karar vermediklerimiz de gelip kurulurlar. Yapışıp kalanlar da hep iyi şeyler değil sizi derinden üzen olay ya da kişiler de vardır. Belki hayatınızdan çıkarırsınız ama aklınızdan çıkması pek mümkün olmaz. Bir bakıma akılımızdan çıkmayan hayatımızdan da çıkamıyor. Mesafeler bile direnemiyor bu yakınlığa. Çünkü insan, düşündüğü ve yaşadıklarını içine yansıttığı için insandır. Yani anlayacağınız beynimizde öyle kiracılar vardır ki hem ömürlük hem de bedava yaşar odalarımızda. Kiracıdır ama bedel ödemezler. Ne kira artırımı yapabilirsiniz ne de noterle ihtar çekebilirsiniz.
İşte insan böyle karmaşık bir canlıdır. Milyarlarca bilgiyle birçok şeyi tanımlamıştır ama özelinde henüz kendini ve içinde barındırdıklarını anlayabilmiş değildir. Bildiğimiz şey ise duygularımızı doğru yönlendirirsek daha sağlıklı bir insan olacağımızdır.
Beynimizdeki misafirlerin kalmalarına ya da gitmelerine karar verecek şey yüzleşmedir. Bunu bilerek ve kabul ederek yaşamak hayatı biraz daha kolaylaştırır. Önemli olan vakanın varlığını kabul etmektir. Şayet problem kabul edilmiyorsa yüzleşme cesaretine sahip olmadığımız içindir.
Bazen sürekli aynı şeylerin etrafından dönüp dururuz. Suçladıklarımız, yaklaşamadıklarımız, korktuklarımız, kırıldıklarımız ve kırdığımız halde kırdığımızı bir türlü kabul etmediklerimiz. Bunların hepsi bizi meşgul eder. Meşgul etmeyip görmezden geliniyorsa bu sizin güçlü olduğunuzu değil, yüzleşecek kadar cesur olmadığınızı gösterir. Bu nedenle bazen açık sözlü olmak bedel ödemeyi getirir. Açık sözlü olmayanlar ise kendilerini daha iradeli sanır. Kendine güvenen insan itiraz eder ve didikler. Sonuçlarına katlamaya hazırsanız didikleyin. Ama orta yolcu olayım aman kimse kırılmasın derseniz siz kırılırsınız ve yanlış yapanlar bundan cesaret alarak tavırlarına devam eder. İşte o zaman kişi ve olayları bedelsiz kiracı yaparsınız iç dünyanıza.
Tercih sizin, odalarda sizin. İster kapıda karşılar içeri alırsınız ya da evde yokuz dersiniz ve çayınızı kendi seçtiklerinizle içmeye devam edersiniz.