Ses ve Ruh

CANER KUT
Ses ve Ruh |ÖYKÜ|
 
Sabahı olmuş bir geceyi artık kim örtebilir ki?
 
Bedeninin en ücra boşluklarından yankılar bularak kulağına kadar gelebilen hafif ve etkili bir sesin ağızda buruşuk birkaç kelimeyle kendini bulmasına tanıklık ettik bu sabah. Beraberce söylenen sözü dinledik.
 
Biz ayrıldık. Sonra ayıldı ve çepeçevre sarılı olduğu rahatlamayla kollarını sıkıca kavuşturdu. Ağzını açtığı o derin çukurdan bir ruh çıkmıştı. Bu ruh, birkaç aydır sürekli büyüyen habis bir uru beraberinde getirmişti. Masallarda anlatılan, bilindik, kötü canavarlardan birinin ruhuydu. Aslında canavar koca bir et parçası kadardı ve kendini çoğaltıp başka bedenlere taşıyordu. Ruh, sesini, yerleştiği boşluklarda kendi ürettiği bir mekanizma sayesinde büyüyen bir etkiyle duyurabiliyordu. Ancak bu kez, bir küçük farkla, içtenlikli ve incecik bir ses doğmuştu. Ruh buna fazla dayanamayıp kaçmak zorunda kalmıştı. Canavar, sabah mahmuru bedeni terk edecekken, tam ağzına geldiğinde, ince ses tellerini görememiş; çarptığı gibi dağılmış ve sese uyuşuk bir hava katıp ruhla birlikte uçup gitmişti.
 
O da bu rahatlamayı uzun bir konuşmayla süslemeliydi, değil mi?
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir