İSMAİL OKUTAN
İsyan Formunda Uyandım Sabaha
Güneş doğuyor hüznümün üstüne
Varsıllığımın ve yoksulluğumun üstüne
Köhnemiş ve küflenmiş çağın üstüne
Doğ bu kez ey güneş
Yüksel bu kez ey dolunay
Kırlaşmış saçlarıma düşen kırağının üstüne
İçimde atıyor çağın kalbi
Ve yüzümde görünüyor gökyüzü
Gök katlarında dolaşıyorum
Yıldızlar önümde kandil, yürüyorum
Gök yarılıp düşüyor yaslandığım dağların üstüne
İçimi yarıp bakın, göreceksiniz gök mavisini
Yaşadığım coğrafya yırtınıyor, yırtılmamak için
Yaşlandığım yaş, ne zaman gelir?
Yaslandığım ağaç ne zaman devrilir üstüme bilmiyorum?
Zaman devrildi üstüme
Sevinç ve heyecan doldu içime
Yaşadıkça karışıyor hayat cahiliye geleneklerine
Yaşlandıkça dinginleşiyor diri kalbim
Aydınlanmaktan korkuyor gece, sabahın yorgunluğundan
Ay düşlerini, güneş gülüşlerini
Anlatır bana bir hüthüt makamında
Ben koşarım hür makamında özgürlük vaktine
Güneş doğuyor hüznümün üstüne
Dolunay yükseliyor anlamaların üstüne
Taşan kıyılarıma vuran sen misin?
Kaçan vakitlerime varan sen misin?
Ben kendini doruklara vurmuş doru atlara sevdalandım,
Ben karlı doruklara vurdum kendimi
Kalbim kuşlara ve huşulara yaklaştırır beni
Kayıp huzurları buluştururum içimde
Ben çölün kalbinde büyümüş
Çöl çiçeklerinin sevgisine ermiş bir çobanım
Kalbimi besledim kır çiçekleriyle
Güneş yanığı ve yangısıdır yüreğim
Benden ne kadar güneş gitmişse çölün ruhuna
Sana o kadar gelmiştir benim ruhum ey çöl!
Dolunayın altında soluk alıp verirken
Soluk bir anda gerilir yüzüm
Ciğerlerime saplanan kahır karası bir hüzün
Beni şahdamarımdan vurur
Ay yüzlü bir sevda
Ve kar beyazı bir sevinç
Kaplar karşı dağları
Geceleyin yol alan bir kara tren
Hüznü içimden alıp götürür kara yele
Hep sevinç dolu olan bahar
Kapıları kadim hakikatli bir aşktır
Benim peşinden koştuğum
Gecenin kalbini ürkütür kartallar
Helak olmuş bir güz mevsimi
İçimde hüzne boğulur bahar
Araz bir renk tonuyla
Erzak topladım o gün için
İsyan formunda uyandım işte sabaha