HAYRETTİN TAYLAN
Unutamayış Simülasyonu
rapt olduğum dimağın özünde kıvamına erişir aşk
rast geldiğim aşkın sınasında ve sılasında erir ben
telef edilmiş umudun sırrında yıktım senli surları
hibe edilmiş gönlün mayasında süzdüm sözlerini
neyi çalınmış kopuşun simyasında buldum kendimi
feleğin teleğinde içtim aşk ile ayrılığın gizini
yarın aşk, okumak, ermek, bilmeye aynadır
buğulu türkülerin telinde yakardı osmanî geçmişim
aynı divanda okuduğumuz erdemde, uyandı mazmun gülün
aynı simanın sina’sında buluşan güzelliğin tanesinde biriktik aşka
aynı hikmet limanında bekledik, kendimize gelemeyen gemiyi ve gemi
aynı suların aziz sırlarında yıkandık, el ve dil olmaya şehrinaz
bütün bülbüllerim senin için nidalarını sunarken
sen açılmamayı erteleyen, öteleyen, ötekileştiren gül olamazsın
güller solarmış, baharlar bitermiş, anlatma, anlayamam
gözlerinden seller akarmış, beni ben’den alıp götürürmüş
umutsuzluk yok, umudun aziz sularında yunus’um
içimdeki ölümsüz aşk’ı yıkayan hüsn’ün vuslat el’iyim
yetindim, senli hasretlere, acılara, öze dönüşlere
gelmek sancıdır, beklemek sancıların ilacı öylece yüzüyorum an’a
yürürüm, hüznün gölgesi takılır katre katre huzuruma
aklıma sen gelirsin, dirilip gelişin gelir diriliş bağrıma
sakladığım yerden açılır çiçeklerin, konar arılarım
yarın hep olmaya, anlamaya, okunmaya, yaşanmaya çiçektir şehrinaz
açıklanmayacak bir gerçeğin dil ucunda yuva yapmış simurgum
diyemediklerinin suskun volkanlarında yuva yapmış inancın bülbülüyüm
son bakışının her milimine metelik atmış anın ve aşkın anka’sıyım
telmihler yanar gönlümde
kül olur sevmek, bilmek, anlamak, affetmek
akışını p’aklayan denizde yunus gibidir kendine yüzmek
ben ateşte, gönül kavda, ruhta tavda, sensizlik avda
bir tek umut, yolunu gözler
yarın, hep sevmeye, seni sevmeye, beni sevmeye aynadır şehrinaz