HAYRETTİN TAYLAN
Aşk Annesinin Meyvesi
bir ben doğdu, doğu’nun güneş gören ilklerinde
bir ben iliklendi iliklerimde, ilkelerimde, ilklerimin ikliminde
batı’yı hiç görmemiş güneş gibi içimdeydi tüm coğrafyam
kan ve can oyunlarından uzak, yalnız kalbine yakın yedi kıtaydım
yağızlığım antarktika gibi gizemli ve hikmetliydi
penguenler gibiydi düşlerim
içinde üşümüş bir kıta gibiydim
içimde savaşmış bir celaldim cemalinin gölgesinde
rahvandı duruşum, rastlaşmıştım asilliğe
asırlardır, doğrunun ucundaydı bahtım
bir ben’dim!
insan olmaktan öte bir yerde, yârde kadimdim ruhum
adanmış yolun izindeydi umudum, uğurum, utkum
yaşanmamış demlerde demleniyordu el değmemiş hülyalar
aklanmış huzurun atlasındaydı, aşk annesinin meyvesi
söylenmemiş her şeydeydi dilimden, gönlümden akanlar
düşmemiş yaprağın hışırtısındaydı özümden, sensizliğimden kalanlar
ağaran, ışıyan, üşüyen, sözden düşen telmih gibiydim
çoğalan, başlayan, bitmeyen, sönmeyen söz gibiydi duruşum
masalın, misalin, meselin, misli canın gönül dilindeydi hasretim
fırtınanın, sismik coşumun, zülal dalganın haykırışıydı dediklerim
çeliği eriten suskunluğunun dil ucundaydı hayıf meridyenim
geçmiyordu zaman
yüzyıllık ve bitmeyen özlemin sancısıydı melalim
güllük, senlik, benlik anların katığıydı gönül helalim
metafiziği kıskandıran gözlerinin sonsuzluğundaydı sevi dimağım
emanettin kalbime
masumiyetin kıtası gibi sarmıştı benliğin
duanın gizinde, kabullenişin tınısı gibiydin
sevmenin annesiydin, boyna emzirdin aşkımı
vazgeçilmezliğin açık vanasıydı gönlün, akıyordun susamış sevgime
ulaşılmazlığın aziz geleceği gibiydi bahtın, kaderime iliştirilmiştin Şehrinaz