Edebiyat, Muhabbet
ve Kültür Dergisi
Şiar'ın 3. Sayısı”
Şiar dergisi Ekim ayında yeni sayısıyla okuyucularıyla buluştu. Nala Rinaldo’ya ait kapak fotoğrafı derginin genel temasına işaret ediyor.
‘En Güzel Emanet Yetim’ başlıklı yazısıyla Havva Ademoğlu Bamteli köşesinde yetimlere karşı vazifelerimizi hatırlatıyor.
Yazar Hüseyin Hatemi ‘Sonbahar’ isimli şiiriyle insanoğlunun beslediği derin duyguların tercümanı olmaya devam ediyor. ‘Martılarla Gel’ diyen Salih Soner Güncan şiirsel bir üslup kullandığı yazısında hasretle beklemenin ve özlemin her demini taze tutuyor.
Derginin genel yayın yönetmeni Serap Kadıoğlu, bu sayıda şiirin ustası Nurullah Genç ile hasbihal ediyor. Nurullah Genç hasbihal ederken bir yandan hakkında yazılıp çizilen mevzulara açıklık getiriyor, hatıralarını paylaşıyor diğer yandan da şiirin incelik ve unsurlarına değiniyor.
Dergi, ülkemizde yaşanan elim hadiseler karşısındaki tavrını Mehmet Akif Ersoy’un bir şiiriyle açıkça ifade etmeyi de ihmal etmiyor. Bununla birlikte maneviyat erlerinin şiirle olan iştigalinin anlatıldığı ‘Mutasavvıf Şairler’ köşesinde Hoca Ahmed Yesevi’yi en doğru adres olan Ahmet Yesevi Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fatma Sönmez’in kaleminden okuyoruz.
Kutbeddin Bıçakçı’nın ‘Şey’ isimli yazısı ise hayatımızdaki şeylerin özeti niteliğinde. Eğlenceli dili ve betimlemeleriyle hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Ahmed Zahid Çayır ‘Kavuşmak Düşü’, Hakan İlhan Kurt ‘Bildiğin Yörük Çocuğum Ben’, Uğurcan Bay ‘Şiirler Şehri’ ve Emrah Güçlü ‘Bu Şehir’ isimli şiirleriyle dergi okuyucusunu muazzam bir şiir şölenine davet ediyor.
‘Ekmek Kokusu ve Şehir’ isimli yazısıyla Berat Demirci pastörize edilmiş zihinlere organik bir hatırlatmada bulunuyor. Berra Nehar ise ‘Kulağımızı Vahye Verme Zamanı’ diyerek günümüzde tartıştığımız dini ve ahlaki meselelerin temeline iniyor.
Derginin bu ayki sayısında Metin Boşnak hepimizin bilmesi gereken çok mühim bir meseleye değiniyor. ‘Münevver ve Aydına Reddiye’ yazısıyla burjuvazi zihniyetin tasarladığı ilim ve âlim erozyonuna sebep olan iki grubu ele alıyor.
Aktivist kişiliği, şairliği, yazarlığı ve şiarıyla günümüz gençliğine örnek olması istenen, fikirleriyle ümmeti silkeleyip İslâm şuurunu tekrar şaha kaldıran Muhammed İkbal, Gül Çalış’ın anlatımıyla okuyucuyla buluşuyor.
Serap Kadıoğlu’nun ‘Matematik’ isimli öyküsü bizlere ilkokul hatıralarımızı ve içimizde yer eden acıları hatırlatıyor.
Muhammed Güçlü ise ‘Neo-Putperestlik’ yazısıyla putperestliğin sadece taştan ya da helvadan yapılmış bir cisme tapılarak yapılan bir eylem olmadığı gösteriyor. Her sayıda olduğu gibi bu sayıda da Mürşide Say’ın çizimi verdiği mesajlarla düşündürmeye devam ediyor.
Derginin seyyahı Su Kadıoğlu ‘Su Akar Yolunu Bulur’ köşesinde bu ay bizleri Prag’a götürüyor. Prag’ın tarih ve kültürünü aktarırken tecrübe ve tavsiyelerini eğlenceli üslubuyla paylaşmayı da ihmal etmiyor.
Şiar Dergi bu sayısında da yayınladığı şiir ve yazılarla ‘Edebi Baş Tacı Edinen’ herkesi edebiyatla buluşturuyor.