Türk şiirinin önemli isimlerinden, aynı zamanda gazeteci, yazar Ahmet Oktay, 83 yaşında hayata veda etti.
Başlangıçta yazdığı şiirlerde Ahmed Arif'den etkilendiği izlenimi veren Oktay, 1960'lardan sonra toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni'ye doğru yöneldi. Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı, zengin sözcük dağarcığı ile kendini hemen belli eden bir tarzla şiirler yazdı.
Asıl adı Ahmet Oktay Börtecene olan ancak soyadını kullanmayan Ahmet Oktay, 1933 yılında Ankara’da doğdu. Yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiiri, 1949-1950 yılları arasında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı.
Ahmet Oktay, 1950’li yıllarda Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı dergide yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 yılında Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda “parlamento muhabiri” olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerde ve TRT Haber Merkezi’nde muhabirlik, haber müdürlüğü yaptıktan sonra 1982’de TRT’den emekli oldu. Bir süre daha Milliyet gazetesinde çalışmaya devam eden Ahmet Oktay, 1993 yılında görevinden ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi.
Başlangıçta yazdığı şiirlerle Ahmed Arif şiirinden etkilendiği izlenimini verirken, 1960’lardan sonra toplumcu gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni’ye doğru yöneldi. Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı, zengin sözcük dağarcığı ile kendini hemen belli eden bir tarzla şiirler yazdı.
Şiir kitaplarından özellikle Yol Üstündeki Semender (1987) Behçet Necatigil Şiir Ödülü almasının da ötesinde içerdiği şiir isimleriyle de önem kazanmıştır. Her bir şiirinde intihar etmiş bir şairi şiire dönüştürmüş ve o şairin biçemiyle kendi biçeminin karışımı enfes bir biçem ortaya koymuştur. Türkiye’de birçok şiirsever bu şiir kitabı nedeniyle gizli kalmış Türk ve yabancı şairleri farklı yanlarıyla öğrenebilmiştir.
Eserleri:
Şiir
Gölgeleri Kullanmak (1963)
Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964)
Dr. Kaligari’nin Dönüşü (1966)
Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981)
Kara Bir Zamana Alınlık (1983)
Yol Üstündeki Semender (1987)
Ağıtlar ve Övgüler (1991)
Bir Sanrı İçin Gece Müziği (1993)
Toplu Şiirler (1995)
Gözüm Seğirdi Vakitten (1996)
Söz Acıda Sınandı (1996)
Az Kaldı Kışa (1996)
Hayalete Övgü (2001)
Gölgeleri Kullanmak (1963)
Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964)
Dr. Kaligari’nin Dönüşü (1966)
Sürgün (1979), Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981)
Kara Bir Zamana Alınlık (1983)
Yol Üstündeki Semender (1987)
Ağıtlar ve Övgüler (1991)
Bir Sanrı İçin Gece Müziği (1993)
Toplu Şiirler (1995)
Gözüm Seğirdi Vakitten (1996)
Söz Acıda Sınandı (1996)
Az Kaldı Kışa (1996)
Hayalete Övgü (2001)
İnceleme/Araştırma
Bir Yazı’nın Arayışları (2001)
Yazın, İletişim, İdeoloji (1982)
Yazılanla Okunan (1983)
Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986)
Kültür ve İdeoloji (1987)
Toplumsal Değişme ve Basın (1987)
Karanfil ve Pranga (1990)
Raffaello’nun Direnişi (1990)
Zamanı Sorgulamak (1991)
Kabul ve Red (1992)
Şair ile Kurtarıcı (1992)
Sanat ve Siyaset (1993)
Cumhuriyet Dönemi Edebiyat-1923/1950 (1993)
Türkiye’de Popüler Kültür (1993)
Medya ve Hedonizm (1995)
Şiddet, Söz, Yaşam (1995)
İnsan, Yazar, Kitap (1995)
İsrafil’in Sûr’u (1997)
Şeytan, Melek, Soytarı (1998)
Siyasal İslama İtirazlar (2000)
Postmodernist Tahayyüle İtirazlar (2000)
Şairin Kanı (2001)
Romanımıza Ne Oldu? (2004)
Bir Yazı’nın Arayışları (2001)
Yazın, İletişim, İdeoloji (1982)
Yazılanla Okunan (1983)
Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986)
Kültür ve İdeoloji (1987)
Toplumsal Değişme ve Basın (1987)
Karanfil ve Pranga (1990)
Raffaello’nun Direnişi (1990)
Zamanı Sorgulamak (1991)
Kabul ve Red (1992)
Şair ile Kurtarıcı (1992)
Sanat ve Siyaset (1993)
Cumhuriyet Dönemi Edebiyat-1923/1950 (1993)
Türkiye’de Popüler Kültür (1993)
Medya ve Hedonizm (1995)
Şiddet, Söz, Yaşam (1995)
İnsan, Yazar, Kitap (1995)
İsrafil’in Sûr’u (1997)
Şeytan, Melek, Soytarı (1998)
Siyasal İslama İtirazlar (2000)
Postmodernist Tahayyüle İtirazlar (2000)
Şairin Kanı (2001)
Romanımıza Ne Oldu? (2004)
Anı/Anlatı
Gizli Çekmece (1991)
Gizli Çekmece (1991)
Günlük
Gece Defteri (1998)
Gece Defteri (1998)
Oyun
Kurt Dişi (1971 ve 1973 yıllarında Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi).
Kurt Dişi (1971 ve 1973 yıllarında Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi).
Ödülleri
1965 Yeditepe Şiir Armağanı,
1965 Yeditepe Şiir Armağanı,
Her Yüz Bir Öykü Yazar ile 1987 Necatigil Şiir Armağanı,
Yol Üstündeki Semender ile 1991 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi Ödülü,
Ağıtlar ve Övgüler ile 2002 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü,
Hayalete Övgü ile 2012 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Hizmet Ödülü.
AHMET OKTAY
İnsanın Gurbetleri İçinde
Gecesel bir yer altı sesiydi,
kehanet fısıldaşmasındaydı kökler, kemikler;
açıkta tüfercilerin parıldayan
lüks'leri. Av vakti, o tedirgin
karşılıklı bekleyiş; gövdemdi sanki
oltadan ışığın yalımına kapılan.
kehanet fısıldaşmasındaydı kökler, kemikler;
açıkta tüfercilerin parıldayan
lüks'leri. Av vakti, o tedirgin
karşılıklı bekleyiş; gövdemdi sanki
oltadan ışığın yalımına kapılan.
Yanılsamalar ve aldanışlar.
Beklediğim inmedi trenden,
bir söylen olacaktı dönüşü;
kara büyülere çarpılmaya hazırdım
dönsündü yeter ki.
Oysa kıpırtısızdı istasyon;
öyleyse kırmızı bir mendille
kimdi el sallayan geçen akşam?
Beklediğim inmedi trenden,
bir söylen olacaktı dönüşü;
kara büyülere çarpılmaya hazırdım
dönsündü yeter ki.
Oysa kıpırtısızdı istasyon;
öyleyse kırmızı bir mendille
kimdi el sallayan geçen akşam?
İnsanın gurbetleri içinde;
sürgün yeri bu yüzden tanıdık,
ayrıldığı günkü gibi dönüyor kişi.
Gide gide, yata yata bitmeyen
yol değil, zindan değil;
bedenin ve kırılgan sözlerin,
bahçıvanın budadığı dalın
suladığı fidanın içinden geçen
o karanlık menzil.
sürgün yeri bu yüzden tanıdık,
ayrıldığı günkü gibi dönüyor kişi.
Gide gide, yata yata bitmeyen
yol değil, zindan değil;
bedenin ve kırılgan sözlerin,
bahçıvanın budadığı dalın
suladığı fidanın içinden geçen
o karanlık menzil.
Ezberimde tüm zulümler,
belleği öyle beslemez
çünkü aşklar.
belleği öyle beslemez
çünkü aşklar.
Sevgililer! Bazılarınızı unuttum
burnumda tütüyor bazınızın kokusu.
Terk edilmenin acısı dinliyor, aldatılış
gülümsetiyor: parmakların arasında
buruşturduğum hercai menekşenin
o tuhaf hışırtısı.
burnumda tütüyor bazınızın kokusu.
Terk edilmenin acısı dinliyor, aldatılış
gülümsetiyor: parmakların arasında
buruşturduğum hercai menekşenin
o tuhaf hışırtısı.
Vahşet vahşetle açıklanmalı.
Tazeyken yanık et kokusu
kılınabilir mi beş vakit namaz?
Hangi kösnü, hangi düş, hangi dua
unutturabilir toplu mezarları?
Tazeyken yanık et kokusu
kılınabilir mi beş vakit namaz?
Hangi kösnü, hangi düş, hangi dua
unutturabilir toplu mezarları?
Kardeşler! Çoktan verdim
vereceğim filizi. Gittim gideceğim
yerlere; döneceğim yerlerden
döndüm. Yol alırken değiştirdi
görüntüleri, biçimleri, çelik
keskisi zamanın ve güzergâhın.
vereceğim filizi. Gittim gideceğim
yerlere; döneceğim yerlerden
döndüm. Yol alırken değiştirdi
görüntüleri, biçimleri, çelik
keskisi zamanın ve güzergâhın.
Kazınıyor anılar, bir gül
sesiyle birbirinin üstüne;
son eskinin, artık unutulmuşun
bir yorumu en yakın katmandaki
yara gibi taze anı.
sesiyle birbirinin üstüne;
son eskinin, artık unutulmuşun
bir yorumu en yakın katmandaki
yara gibi taze anı.
Anımsadıkça bilecek insan
neyi unutmaması gerektiğini.
neyi unutmaması gerektiğini.
Kitap-lık, Kasım / Aralık 2000 sayısı