Kuşmar

 SELİM ERDOĞAN
Kuşmar 
 
Yaprağı dökülmeyen güz bitmezmiş meğer
Sorulmazmış garda karanfil satan çocukların şarkısı da
Ben ne zaman yalnızlığımı sarsam böyle sırtıma
Keder bedenimi terleyerek terk edermiş oysa
Kar kandillerini sallayınca da
Şehrin hayâl vitrinlerine uzanırmışım bir başıma
Akşam şu göğsüme yaslanırmış usulca
 
Şimdi her kim arasa bu vakit
Bir gece vakti arasa da beni
Rüzgâr gibi geçen trenler var ki çıkmaz aklımdan
Çınlar durur ışıltılı kış gecelerim her yandan
Yatağımdan bir kez daha kalkarım hayata doymadan daha
Cam parıltılarına bakıp öylece kalırım sevdiğim!
Hırkama sarınıp durulurum başka bir şeye dalmadan
Hiçbir şeye ey yolları aşkla başlayan şehristan !
Şimdi başımı kaldırsam da karlara
Ölüm pahasına bir daha mı çağırsam kendimi
 
Madem kalktı da gözden kayboldu kervan
Bana huşû içinde susmak düşer şimdi
Artık senin sesini işitsinler ey efkâr!
Senin iş’alinle koşsunlar ırmaklara, cılgalara
Alsınlar elimden güz artığı sokaklarımı da
Ama yolda bıraktığınız ben değilim bu âşikâr
Bakılmaz oldu herkesi korkutan şehrengize
Ben değilim bir kez yüreğine koyduğunu uçuran o hercai
Çünkü nefes nefese kalmış bir şikârım sadece
Denizin mavisiyle deliren ben değilim
Toprağın kokusuyla ayartan da
Ben değilim kendini bir daha acıtıp
Yeniden aşkı doğuran da
Mesâ vakti üşümüş bir şeydayım sadece
Dışarıdan herkes bana bakar
Ve sonunda kurulur da kuşmar
Düşer kalkar ancak ulaşırım çetenime
Ben değilim attığı her adımı bir daha sayan o sakar
 
Kar sesiyle birlikte başladı akşam ezanı
Beni bir tarlakuşunu öperken görmüşler penceremden
Ürpermesin diye tenlerine değmediğim kızların
Aradıkları ben değildim bu yüzden
Bu yüzden gelip geçti içimizde kabaran bu hayat da
Seviştiğimiz dünya bir sağanağın ortasında kalacak nasılsa
 
Hangi yoksul neden bulunmak ister ki benimle
Yüzümü kime çevirsem kar değermiş gözlerine
 
 
Hece dergisi-132. sayıdan
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir