Şöyle bir bakınıyor etrafına. Loş perdeden gözükenlere anlam yüklemeye çalışıyor. O asude zaman diliminde bir öz hesaplaşmanın vaktini yaşıyorsun. Gözlerindeki mahmurluktan eser kalmıyor, nemli bakışlarından, tövbelerden damlalar düşüyor yastık ucuna.
Bu saatlerde zihin en fukara mevsimin renklerine bürünür. Kalp düğüm atar, yaşam ve ölüm arasındaki bağa.
Dara düşmeden gönül küllenmiş ateş körüklenmezmiş. Körüklendikçe ateş en kuytu yerinden başlayıp titreyiş sarar bütün ruhunu. Dudakların mosmor kesilir, ellerin ayazın nârında sızlar. Nâr'a dönen kalbe zemheri ayazı ne der ki? Hep hüzünden bakışların vuslat bekleyişi ile dolar ömrün perde arkası.
Anlamayı anlatabilse bu dil. Lisanını kavrayabilse sükutun. O zaman sessiz kalpler dergâhında bir dervişten zemzemi yudumlayacaktır. Sözlerin tükendiği noktadan "merhaba "diyecektir sonsuzluğuna.
Yine içimdeki söz meclisi parmaklarımı tuşlar üzerinde dolandırıp duruyor. Uykuya nokta koyana şükür iniyor lügatimden.
Seslerin dansına eşlik ettirene döndükçe dilim, kimsesizleşiyorum kalabalığımda.
Ve yalnızlığım yoldaşım oluyor ahiret yolculuğumda.
Şimdi her sesten bin ses yürüyor kalbimin mihenk taşına. Duaya muhtaç gönüllere ulaşma telaşı başladı. Büyüklüğünü düşündükçe küçülen kelimelerimle hükümsüz kalıyorum. Bir titreyiş sarıyor yüreğimi. Büyüklüğüne sığınıyorum. Rahmet sağanağında ıslanma telaşı sarıyor ruhumu. Özümden özge bir yârin merhametten yüreğine sığınıyorum.
Vakit akıp gidiyor.Ezan-ı Muhammed-i seslerin sükutuna bir hoş sada bırakıyor. Yorgun gönüllerin yükünden sıyrılma zamanı. Secde kapısında tekleşen yüreklerini sunmak için sabırsızlanan bedenlerin huzurlu koşturmacası bu. Huzur elbisesi ne çok yakıştı şafağa. Şafağa uyandırılan kalbe.
Kalemin, kelamı bitiresi yok bugün. Sözüne kement atmış nefsin elinden kurtulma çabası içinde. Çırpınışları dalgaları bir o kadar yükseltiyor. Kıyılarını alıp götürüyor uzaklarına. Uzaklardan yakınlarına vuruyor yüreği. Söz düşüyor inci taneleri gibi. Köz bırakıyor cümle bitimine. Yangınına yanmak da varmış. Buyrun söz meclisine, yangınını gölgelik bilen yürekler…