Yılanlar Nereye Gitti

MEHMET BAŞ
Yılanlar Nereye Gitti
 
Eskiden köye her gittiğimde bağda bahçede bir yılan görürdüm. Bizim oralar sulak olduğu için su yılanlarının birkaç türü olurdu. Yukarı kıraç alanlarda ise boz yılanlar olurdu. Bu yılanların sırtlarında ki desenleri en iyi ressamların bile yapamayacağını söylesem mübalağa etmiş olmam. Evet, yılanlar sihirli bir değnek gibi cennetten kovulmuşlardı.  Ve bu durumları dünyada sürünmeye mahkûm oluşumuzun bir yansımasıydı galiba.
 
Önceleri iki ayaklı iken daha sonra cennetin kapısını şeytana açtığı için sürünmeye mahkum olmuş yılanların cennette yasak meyveyi yediği için kovulan Âdem atamızla bir yazgı benzerliği yok mudur sizce.
 
Çocukluğumda yılanlar evlerin içinde taşların arasında su hendeklerinde sık sık karşılaştığım hayvanlardı. Şimdi nerdeler bir bilen yok.
 
Hatta çocukken öldürdüğüm bir yılanın vicdan azabı hala içimi sızlatmaya devam etmekte. Keşke o taşlar o yılana değil de bana değseydi. Ne yazık ki günümüzde kullanılan tarım ilaçları ve yapılaşma yılanların neslini kurutmak üzere.
 
Tüm bunların dışında doğada yaşayan bir hayvan anlamı dışında insanların dilinde yılan kelimesi olumsuz bir anlama bürünmüş insana ait kötülükler bu masum hayvanların üstüne yapıştırılmıştır. Aynı şekilde köpek içinde bu tarz bir söylem geliştirilmiştir. Asında kötü olan insanlara karşı yılan ve köpek gibi benzetmeler yapmak köpeklere ve yılanlara hakarettir. Bundan dolayı kötü insanlara Kur-an’i ifade ile “esfel-i safilin” demek bana daha mantıklı geliyor. Fakat alışkanlık icabı aşağıda olduğu gibi yine de bu kelimeyi kullanmadan duramıyoruz.
 
Evet, yılanlar nereye kayboldu diye yeniden sorarsak yılanları yaşadığımız çağın kalbinde bulabiliriz.  Tabi kötü insanları kendilerine benzettiğim için tüm yılanlardan özür diliyorum.  Şimdi yılanlar şehirlerde caddelerde boyalı ekranlarda internette ve kitapların arasında insan görünümlü birer maske takarak geziyorlar .. Çatallaşmış dillerinden yalan akıyor. İyi niyet görünümlü fitne fesat zehirlerini damarlara zerk edip birbirlerini zehirliyorlar.
 
Aslında modern dünya insanlaşmaktan çıkıp yılanlaşmaya doğru gidişin bir yansıması olarak karşımızda durmaktadır.  Yıllar önce buna benzer bir şiir yazmıştım. Burada bir kısmını paylaşıp yazıyı tamamlamak istiyorum..
 
Yılanlar sürünürdü uçar oldular
Şehirler yılandan geçilmez oldu
Hileyle oyunla yaşar oldular
İnsanlar yılandan seçilmez oldu
 
Kuşların kanadında avcı yarası
Uçamaz şahinim kanar yarası
Aşılmaz çok derin dağın arası
Yayladan yaylaya göçülmez oldu
 
Gönül öfke ile ağıda durdu
Çakala in oldu kurtların yurdu
Söyle şahinim seni kim vurdu
Yürek zincirleri çözülmez oldu
 
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir