BİRGÜL TEMUR
Kahır Mektubu
Bütün kahrımı çekmiş, yıllarımı verdiğim bir evin penceresinden dışarıyı seyreder gibi seyrediyorum yüzündeki her çizgiyi.
Her kahrın resmini çiziyorum beynimde hem de tekrar tekrar.
Her çizgide senden bir parça buluyorum, her çizginde benden bir iz istiyorum aslında.
Ne uzun zamanların sancılarında buldum seni diyorsun.
Yitirişlerin kaybedişlerin gebesi olduğum bir ömrün ardından geldin. Sevmelerin yorulduğu, dokunuşların anlamsızlaştığı, sarılmaların dikenleştiği bir anda, bir zamanda…
Susturarak dinlemek istiyorsun beni, susarak da konuşur insan. Ama susamıyorum anlatıyorum ne var ne yoksa kıyıda köşede kimsenin bilmediği ne varsa bak dilimde.
Ben bile kendime gurbetken, suskun dilim sana neler anlatıyor, bir volkan gibi patlıyor içimdeki elem.
Tanımadığım zerrecikler ortaya çıkıyor bir bir, inci tanelerim saçılıyor yüreğimden ve toprağına gömülüyorlar hem de tek tek.
Ben geçtiğim yolların karasını sürmeden sana, geldiğim zamanların kahrından arınarak, artık ağlamayarak umut dolu olarak çıkıyorum karanlıklardan.
Biliyorum ben yeniden kendim oluyorum, hercai bir kır menekşesi gibi varlığıma baharı dolduruyorum.