MEHMET ALİ BAL
Halim İsm-i Şerifi
Halim ism-i şerifi “Hilmi çok olan (Suçluların cezasını vermeye gücü yettiği halde bunu yapmayıp, onlar hakkında yumuşak davranıp, cezalarını erteleyen) yani çok yumuşak olan, yarattıklarına çok yumuşak muamele eden” manasına gelmektedir. Bir başka anlam çerçevesinde “Yapılan kötülüğe karşılık vermemek, hemen cezalandırmamak, (İnsanlar için) gazap anlarında nefse hâkim olmak, ağırbaşlı, sabırlı ve akıllı olmak” demektir.
Kelime olarak “Halime” fiilinden türemiştir. “Halime” fiili “Hulmen” mastarıyla uykusunda rüya görmek, çocuk ihtilam olmak, erkeklik derecesine erişmek (Akıl baliğ olmak) anlamına gelmektedir. Birazdan daha ayrıntılı ifade edeceğimiz gibi bu kök manası bize “Yumuşak davranabilmenin, bazılarının sandığının aksine zaaf alameti olmaktan ziyade tam manasıyla kudret sahibi olmakla, tam manasıyla yiğit olmakla ilişkili olduğuna” işaret etmektedir.
Bundan başka “Hamile, himlen el cilde” deriden keneyi çıkarmak; Halume, himlen” kişi yavaş (Teenni), ağırbaşlı olmak; “Ahlame, ihlamen” Kadın ağırbaşlı evlat doğurmak; “Halleme, tahlimen” birini halim, uslu kılmak, aynı fiil “Hayevan” ile kullanılırsa kenelerini arıtmak anlamlarında kullanılmaktadır (Hilm sahibi olmak için bazı kusurlardan ve nakiselerden arınmak gerekliliği açıktır).
“Hilm” kelimesi ise sabır, hilm, yavaşlık (teenni) ve akıl manasındadır. Kuran-ı Kerim’de “Yoksa bu tenakuzu onlara akılları mı emrediyor” (Tur/ 32) ayetinde “Ahlamuhum” “Akılları” tabirinin yerine kullanılmıştır. “Halim” ismi ağırbaşlı kişi, tavlı hayvan, semizlik anlamlarında da kullanılmaktadır (El Mevarid, Mevlüt Sarı). Çağdaş sözlüklerde “Erkek çocuğun rüya görmesi, rüşt yaşına gelinmesi, sorunun çözümü için sabır gösterilmesi, müsamahalı olunması, bir rüyanın gerçekleştirilmesi” anlamları verilmektedir (Reverso). ‘Hilm” kelimesine “Tabassur ve taakkul” yani “Doğrulukla değerlendirme ve yargılama melekesi”; kötülüklere karşı tahammül gösterme, bir başkasının hatalarını affedebilme yeteneği, iyi kalplilik, kerim olarak affetme tabiatı, vs anlamları verilmektedir (El Maani). Bu manalara baktığımızda da “Affetme melekesinin” bir akletme, basiret gösterme, hikmetli davranma gibi keyfiyetleri içerdiğini görmekteyiz.
Halim İsmi Şerifinin ıstılah manası kelime anlamını da içeren ancak onu da aşacak bir şekilde Allah’ın (cc ) mukaddes ve münezzeh Zatının tavsifi ve tarifiyle uyumlu manaları içermektedir.
“El- Halim” İsm-i Şerifi, Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin (cc) ismi olarak on bir defa diğer bazı isimlerle birlikte zikredilmiştir ki bu üslupta büyük hikmetler vardır. Adeta birlikte zikredildiği isimler “Halim” isminin beşeri idrakte doğabilecek kusurlarını gidermekte, “Tevhit akidesi” içinde “Halim” ismini manalandırmaktadır.
Burada tahrif edilmiş semavi dinlerdeki (Hıristiyanlık ve Yahudilik başta olmak üzere) eksik veya kusurlu veya beşeri ilah tasavvurlarına değinmek isterim. Hıristiyanlıkta İlah tasavvurunda “Sevgi, müsamaha” ön planda olmakla birlikte, “Cezalandırma, nizam tesisi, gibi keyfiyetler” bulunmamaktadır. Yahudilikte ise “Gazap” “Rahmeti” iptal etmiştir. Başka tahrif edildiğini tahmin ettiğimiz inançlarda da Allah (cc) hep eksik tarif edilmiş, kusurlu idrak edilmiştir. Kadim Pers inancındaki “Aydınlığın tanrısı” “Karanlığın tanrısı” ayırımı, bazı yerel inanışlarda “Şeytana” bir ulûhiyet izafe etme hep bu batıl ve kusurlu idraklerin veya kasti tahriflerin eseridir. İslam Allah’ı (cc) tam tarif ve tavsif etmektedir. Bu yüzden, akide, irfan ve kültür hayatımız için Esma-ül Hüsna’nın tam bilinmesi, eğitimi ve idrakinin önemli olduğunu düşünmekteyiz. Zira Necip Fazıl’ın ‘Her şeyi tutan bir şey” ifadesini birazcık yorumlayarak, “Tevhit akidesinin” iman ve amel dünyamızda her şeyi tutan “Elifi’ ve irfanımızın ana sütunu olduğunu söyleyebiliriz.
Halim Allah (cc) mutlak manada halimdir. “…Allah her şeyi en iyi bilendir (El- Alim’dir), Halimdir.” (Nisa 12). “…Biliniz ki Allah çok bağışlayandır (El- Gafur’dur), çok Halim’dir” (Bakara 235)
O’nun (cc) Halim ism-i şerifi haşa zayıflığından, aczinden, bilgisizlik gibi kusurlardan dolayı değildir. Beşeri erdemler, beşeri değerler ve hissiyatlar gibi beşer düzeyde makbul ve güzel olan şeyler, İlahi tavsif ve tariflerde doğru değildir. Biz bunları ancak Mutlak manaların nispi gölgeleri veya mutlak hakikati idrak için kıyas birimi unsurları olarak kabul ederiz. O (cc) tevhit akidemiz çerçevesinde Halim’dir. Bu çerçevenin dışındaki “Halim” manası batıldır veya beşeridir ya da nispidir.
Bu çerçevede bir diğer husus ise Allah’ın affetmesi, müsamahakâr olması, ceza vermekte acele etmemesi, cezaları ertelemesi, tövbe için süre tanıması bizim bildiğimizden başka bir keyfiyettedir. Nispi isimler, anlamlar ve ölçüler ancak Marifet-i Sani (cc) için idrak basamaklarıdır. Bu dahi Allah’ın (cc) Halim İsminin tecellisi sayılabilir.
Allah’ın (cc) hikmet, ilim ve kudretle yarattığı ve bildiğimiz ve bilemediğimiz isimlerinin tecelli ve tezahürleriyle donattığı bu âlemde Halim İsm-i Şerifinin hususan kulları üzerinde bir lütuf yağmuru olduğunu idrak etmekteyiz. Hakikatin tam olacağı din gününe kadar biz kullarına Halim ismiyle muamele edeceğini bilmek ne büyük bir şükür vesilesidir.
“El- Halim” isminin “El- Ğani” ismiyle zikredilmesi de Tevhit hakikati açısından görülmüştür. Sanki El- Ğani ism-i şerifi İhlas Suresindeki “Allah Samed’dir” hakikatinin ve hükmünün “Alemi” gibi durmaktadır: “Allah çok zengindir, çok Halim’dir” (Bakara 263).
Allah (cc) Zatı itibarıyla “Halim” olduğu gibi kullarından “Halim” olanları da sevmektedir. Bu tıpkı “Allah temizdir ve temiz olanları sever” (Tirmizi, Edep, 41) hadisinin mantığı çerçevesinde anlaşılabilir. Nitekim Kuran-ı Kerim’de Hazreti İbrahim (as) hilmi ile övülmektedir: “Doğrusu İbrahim çok yumuşak huylu, çok içli ve kendini Allah'a vermiş biriydi.” (Hud/ 75). Halim olmayı insanlara Allah’ın (cc) hidayet nasip etmesi için bir zaman ve şartlar temin edicisi olarak görmekteydi.
Nitekim Hazreti Peygamber (s.a.v.) Taif’te taşlanmasına ve mübarek bedenleri kan içinde kalmasına rağmen bu şehrin sakinlerinin helak edilmesine meyil göstermemiştir. Aksine “Allah onların zürriyetlerinden (Çocuklarından) hayırlı insanlar çıkaracaktır” diyerek, onların hayatlarının devamı için dua etmiştir. Hazreti İbrahim’in (as) Kuran’da anlatılan kıssası ve Müşfik Peygamberimizin (s.a.v.)) Taif’teki yumuşak ve müşfik bir kalple yaptıkları dualar “Halim” olmanın nihai gayesinin insanların “Tevhit Hakikatine” ulaşmaları olduğunu göstermektedir. Kendilerinden sonra gelen Müslüman toplumlarının önderlerine de böylece yol göstermektedirler. Adalet gibi milletine merhametli ve halim olmak Müslüman meliklerin ayırıcı vasıflarındandır.
Allah Resulü (s.a.v.) “Hayâ ve hilm sahibi olmayı sevdiğini” buyurmuşlardır. Her iki ahlaki prensip ve değer İslam toplumunun temel yapıtaşlarındandır. Özelikle sosyal hayatta, beşeri ilişkilerde, aile hayatında, milletin geniş aile hayatında sulh ve sükûnun temini için “Hayâ ve hilm” vaz geçilmez ahlaki ve ferdi değerlerdir. Akide zirvesinden aşağıya doğru dizilen Hilm (Yumuşak olma) silsilesinin oluşturduğu değerler nizamını göstermiş olduk. Kelimenin bizatihi manaları arasında sayılan “Tabassur ve taakkul” yani “Doğrulukla değerlendirme ve yargılama melekesi” manasının da örneklerini zikretmiş olduk.
İsim ve sıfatlarının Mutlak manada sahibi olan Allah’tan (cc) niyaz ediyoruz ki, Halim isminin tecelli ve tezahürlerine bizi mazhar kılsın. Halim isminin içerdiği ve bugün de İslam dünyasının ihtiyacının olduğu “Yumuşaklık, sabır, teenni, akıl, arınma, reşit olma” manalarının tahakkukunu nasip eylesin.