Warning: Attempt to read property "post_excerpt" on null in /home/asanatlar.com/public_html/wp-content/themes/sahifa/framework/parts/post-head.php on line 73

Kelkit Çayı Şiir Şöleni ve Şiir Yarışması

Şair Nurettin Özdemir
Anısına
 
Kelkit Çayı Şiir Şöleni
ve Şiir Yarışması
 
Şiir Yarışması için son başvuru
8 Eylül 2017
Şiir Dinletisi ve Ödül Töreni
30 Eylül 2017.
 
Şiir Yarışması Şartnamesi:

Yarışmaya 18 yaş ve üzeri herkes katılabilir. 
Yarışmada konu serbesttir. 
Seçici Kurul Üyeleri ve birinci derecede yakınları yarışmaya katılamazlar. 
Yarışmaya katılan her eser kendi kategorisinde (Aruz-Hece Serbest) değerlendirmeye alınacaktır. Hece, Aruz ve Serbest vezin şiirler kendi aralarında değerlendirilecek ve her kategoriden iki eser ödüllendirilecektir. Aruzda ilk iki, hecede ilk iki, serbestte ilk iki belirlendikten sonra birinciler ilk üç için, ikinciler de mansiyon için ayrıca puanlanacak ve böylece ilk altı belirlenmiş olacaktır. 
Yarışmaya katılacak şiirler, daha önce herhangi bir yarışmadan ödül almamış olmalıdır. 
Yarışmacılar her dalda bir (1) toplamda üç (3) şiirle katılabilirler. 
Şiirler, iki A4 sayfa boyutunu geçmeyecek şekilde, Times New Roman yazı karakterinde, 12 punto, tek sütuna ve 1,5 satır aralığında bilgisayarda yazılacaktır. 
Sadece internet üzerinden başvuru kabul edilecektir. Başvurular www.kelkit.bel.tr adresine yapılacaktır. 
Şartnameye uymayan şiirler değerlendirmeye alınmayacaktır. 
Şartnamede belirtilmeyen konularda Seçici Kurul tarafından alınacak kararlar geçerlidir. 
Şiirlerin sorumluluğu şairlerine aittir. 
Yarışmacılar ödül alan veya yayınlanmaya uygun bulunan şiirlerinin Kelkit Belediyesi tarafından hazırlanacak olan albümde yayınlanmasını yarışmaya katılmakla kabul etmiş sayılacaklardır. Yarışmacılar seçkide yer alan eserleri için telif ücreti talep edemezler. 
Ödüle hak kazanan ve şehir dışından Kelkit’e gelecek olan yarışmacıların bir (1) kişilik yol (geliş-dönüş otobüs) ve konaklama masrafları Kelkit belediyesince karşılanacaktır. 
 
Eserlerin Teslimi: 
www.kelkit.bel.tr 
 
Yarışma Takvimi: 
Son Başvuru: : 08 Eylül 2017 Cuma 
Sonuçların İlanı: 22 Eylül 2017 Cuma 
Ödül Töreni: 30 Eylül 2017 Cumartesi 
 
İrtibat: 
Nizamettin Tural 0 543 435 0216 
Talat Ülker 0 507 756 2929 
 
Seçici Kurul: 
Turan Tuğlu 
Prof. Dr. Selami Şimşek 
Yard. Doç Dr. Mustafa Ayyıldız 
Talat Ülker 
Osman Nebioğlu 
 
Ödüller: 
Birincilik Ödülü: 2 000 TL 
İkincilik Ödülü: 1 500 TL 
Üçüncülük Ödülü: 1 000 TL 
Mansiyonlar (3 Adet) : 500 TL 
 
Dereceye giren ve mansiyona değer bulunanlara ayrıca onurluk verilecek ve Jüri değerlendirmesi sonucu belirlenen eserlerle birlikte albüm haline getirilerek yayınlanacaktır.
 
Nurettin Özdemir (1927 -2016)
 
1927 yılında Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde doğdu.
Hüseyinbeyoğlu ailesine mensup, ilçenin yerel yöneticilerinden Fikri Özdemir ile Kezban Rukiye Hanımın dört çocuğundan biridir.
İlk ve ortaokulu Kelkit ve Gümüşhane de, liseyi Trabzon ve Haydarpaşa Liselerinde okudu.
1948 de kendisine ilham kaynağı olduğunu beyan ettiği ve gerçekten usta bir şair olan çocukluk arkadaşı Hikmet Odabaşıoğlu ile evlendi. 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.
Çalışma hayatına serbest avukat olarak başladı. 1961 de Gümüşhane’den Milletvekili seçildi ve bu görevini 1972 yılına kadar sürdürdü.
Bu arada TBMM Başkanlık Divanı İdare Amiri olarak görev yaptı. 1980 de Kültür Bakanlığı Müşavirliğine atandı. Bu görevinden milletvekili statüsünden emekli oldu.
1988 yılında Kızılay Derneği Genel Merkez Kurulu üyeliğine, 3 yıl sonra da Başkan Vekilliğine seçildi.
İlk şiiri 1944 te Trabzon Halkevi dergisi İnanç’ta yayınlandı,1945 ten itibaren Trabzon da Halk ve Yeni Yol gibi gazeteleri ile kendi yönettiği Boztepe adlı dergide şiirlerini yayınlamaya devam etti. Daha sonra şiirlerini Varlık, İstanbul, Şadırvan, Hisar ve Çağrı dergilerinde yayımladı.
Şiirlerinde Fikri Nur ve Tanrıdağlı takma adlarını da kullandı.
Şiirlerini kalbinden başka hiçbir şeyin emrine vermeyen Nurettin Özdemir’in şiiri, bir bakıma Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar ve R.M. Rilke sentezidir.
Çeşitli gazete ve dergilerde siyaset, sanat, ahlâk konuları ile ülkenin ekonomik sorunları üzerine makale ve mektupları yayımlanan şair birçok radyo ve televizyon programında da konuşmaları yapmıştır.
1981!de Yugoslavya da yapılan Ştruga Şiir Akşamları Festivalinde ve 1992 yılında 12. Dünya Şairler Kongresinde Türkiye’yi temsil etmiştir.
Bazı şiirleri de Şekip Ayhan Özışık, Selahattin İçli, Erol Sayan ve Faruk Şahin tarafından bestelendi. Hakkında Atatürk ve Fırat Üniversitelerinde mezuniyet tezleri hazırlandı.
İLESAM üyesi olan ve elli yılı aşkın bir süre şiirle uğraşan Nurettin Özdemir beş çocuk babasıdır.
Yayınlanmış Şiir Kitapları:
Hayat Şiiri (İst.1949),
Yağmur Sonrası (İst.1955),
Yitik Sevgi (Ank.1959),
Vakit Geçti Yorgunum (1981),
Zaman ve Aşk (1997).
Özdemir bütün şiirlerini Zaman ve Aşk isimli son kitabında toplamıştır.
 
Şiirlerinden:
 
NURETTİN ÖZDEMİR
Ağam, Nerden Aşar Yolu Yaylanın?
 
I
 
Bu akşam dadaşlar bar oynadı gözbebeklerimizde.
Bu akşam seni bir daha duyduk Erzurum şehri.
Bir daha doldurduk göğsümüze
Uzak hatıralar gibi.
 
Bu akşam kuvvet oldun dizlerimizde.
Bu akşam ışık oldun, renk oldun, ses oldun.
Bu akşam yeniden yarattın kalbimizi.
Yeniden kaderimiz yazıldı Kop Dağı'na,
Dumlu'ya, Göktepe'ye, Palandöken'e…
Yeniden asker olduk, top olduk, tüfenk olduk.
Yeniden bağrına döndük yayla gecelerinin.
Yeniden çekildik hudut boylarına bayrak gibi.
Dalgalandık. Namımız söylendi pervasız.
Yeniden sahibi olduk bu yurdun;
Atsız, arabasız.
 
II
 
Bir yayla gecesinde başladı ilk aşkımız,
Toprağın bağrında çatlayan tohumlar gibi.
Bir yayla gecesinde yüreklerimiz geldi avucumuza.
Bir yayla gecesinde gönül verdik, can verdik.
Bir yayla gecesinde sevdik, yaşadık ve unttuk
Nasibi.
 
Şimdi sen avuçlarımızdasın.
Nabzımız seni alkışlıyor durmadan.
Seni yaşıyoruz gecenin her saatinde,
Bir ömrü yaşar gibi.
 
III
 
Senin gözbebeklerinde yaylamın rengi vardır.
Senin gözlerinde yaylamın geceleri
Korkunç uçurumlar gibi karanlık ve derindir.
Korkunç uçurumlar gibi kendi kendine,
Bir türkü tutturmuşturPalandöken'den.
Bir türkü tutturmuştur; hasret kokar,
Kekik kokar, yayla kokar, yar kokar.
Akşam olur, gölgelenir kayalar.
Akşam olur, gözlerinin rengi vurur dağlara.
Akşam olur; ne yol kalır, ne iz kalır. ne geçit.
 
NURETTİN ÖZDEMİR
Artık Vakit Geçti Yorgunum
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Çocukluğumda, o altın çağda
O eski masallardan çıkıp ansızın
Kırbacı, sihirli seccadesi ve Keloğlan'la
Göklerin yedi kat güzelliğinden
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Gençliğimde, o hür aynalarda
O cömert çağrısında çeşmelerin
Delikanlı bilekler üstünde
Beyaz gelinliklerle salınıp giden
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Çılgın vuruşunda yüreklerin
Yağmur sonrasında bir sabah
Denizle güneşin kucaklaştığı
İstanbul'un en güzel semtinden
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Yaylalarda, dumanlı doruklarda
Doru taylar üstünde uçarı, kaygısız
Mavzer namlularında sıcak, emin
Ve Köroğlu gibi dağların yücesinden
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Kavgalarda düşman bakışlarında
Soğuk parıltısında bıçakların
Emsalsiz dostluklar uğruna
Yiğit yüreklerle vurulup düşen
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Çocuk seslerinde akşam üstleri
Daracık sokaklarında küçük şehrin
Köşe başlarını döner dönmez
Anne sevgilerine karışıp
Uzak dünyalardan gülümseyen
Hep seni bekledim gelmeyen
 
Hep seni bekledim gelmeyen
Kavgasız, şarkısız ve umutsuz…
Beklemek hep beklemek, beyhûde, boş
Ne kalbim yitik sevgilerle sarhoş
Ne de mes'ut bakışlarına vurgunum.
Artık vakit geçti yorgunum.
 
NURETTİN ÖZDEMİR
İstanbul Bildiğin Gibi
 
'Sevilen daima düşünülür.'
 
I
 
İstanbul bildiğin gibi,
'Boğaz' maviliğine mavi,
Dalgalar hürlüğüne hür…
 
Kıyılar yorgun amma,
Sular gene hovarda.
 
Gene bahçeli kahvede
Bizim plaklar çalınır.
'Aznif' oynayan çocuklar,
Her nağmeden efkarlanır.
Her nağme hüzün taşır.
Her nağme hasret dolu.
Her nağmedeki hasret
Kırar kanadı-kolu.
Taşlar unutulur elde
Ve bir şarkı dillerde:
'Turna gelmez diyardan.
Haber çıkmadı yardan.'
Partiler gider gelir,
Plaklar tazelenir,
Ve sırasıyla o yerde,
Bizim şarkılar söylenir.
Beni de efkar basar;
Ben de mahzunlaşırım.
El-alem bilmese de
Sen iyi bilirsin ki;
Bu küçücük yürekte,
Ben de bir dert taşırım.
 
Bir dert, düşmandan uzak!
Bir dert, Allah'a yakın!
Bir dert perişan eder beni.
Bir dert ki; 'Kara gözlüm,
Ne haldeyim, gör beni! '
 
II
 
İstanbul bildiğin gibi;
'Boğaz' maviliğine mavi,
Dalgalar hürlüğüne hür…
Gemiler hasret götürür.
Gemiler memnun halinden.
Yolculuk böyle, her giden
Bir şarkı yerleştirir,
Solan dudaklarına:
'Yolculuk var yarına,
Sevenler diyarına.'
 
Yalnız mahzun benim gönlüm.
Dilimde aynı makamlar,
Aynı plaklar kahvede;
Aşk, ıstırap, gurbet, ölüm…
Ve bir iki yeni mısra
Tutturmuş söyler boyuna:
'Dalım, yaprağım, çiçeğim.
Seni sevdim, seveceğim.'
 
III
 
İstanbul bildiğin gibi;
'Boğaz' maviliğine mavi,
Dalgalar hürlüğüne hür,
Dalgalar hırçın görünür,
Dalgalar kızgın bu akşam…
 
Gene içkili yerlerde,
Bizim şarkılar berdevam.
Bizim şarkılarda sevda,
Bizim şarkılarda hasret,
Ve bizim şarkılarda,
Bitip tükenmez ayrılık
Durmadan tekrarlanır:
'Ne fena talihim var.
Kimi sevsem, el alır.'
 
Kadehler gelir gider;
Kafalar dumanlanır
Ve her dönen plakta,
Bir hatıra canlanır.
Sesler yayılır koya:
'Derdimi anlatırım,
Issız geceler ay'a.'
Sen şarkılarda yaşarsın.
Şarkılar seni söylerken güzel.
Evde, sokakta, bahçede,
Dalda, yaprakta, çiçekte,
Sanki cümle güzellikte,
Cümle hayatta sen varsın.
Ve ben teselli bulurum,
Şarkıları dinleyerek:
'Severim her güzeli,
Senden eserdir diyerek.'
 
NURETTİN ÖZDEMİR
Vatan
 
Vatan,
Antalya'da bir mavi su,
Posof'ta bir çorak tarla,
Gümüşhane'de bir yemyeşil bahçedir.
 
Vatan,
Sivas yaylasında
Yıldız bakışlariyle aydınlanan
Ip-ıssız bir gecedir.
 
Vatan,
Kelkit'te bir kardeş mezarı,
Zonguldak'ta bir maden işçisi,
Rize'de çay toplayan bir gelin
Ve seccâdesinde namaz kılan bir ihtiyar annedir.
 
Vatan,
Aydın tebessümüyle Aslıhan
Ve duru bakışlarıyle Emine'dir.
 
Vatan,
Ceylânpınar'da bir ince ceylân,
Edirne'de bir ince minaredir.
 
Vatan,
Hudut boylarında dalgalanan
Güzel bayrağımızda
Hare hâredir.
 
Vatan
Küçük ellerinin avuçladığı
Sâde bir toprak parçası değil çocuğum,
Toprakla büyüyen bir kutsal düşüncedir.
 
NURETTİN ÖZDEMİR
Farkında mısın?
 
gecenin tadı yok farkında mısın
saçların bambaşka karanlıklarda
ve unutmuş gibi sanki gözbebeklerin
huzuru en eski hatıralarda
sırrını kaybettik mesafelerin
bilmem uzakta mı yakında mısın
gecenin tadı yok farkında mısın
 
gecenin tadı yok farkında mısın
bakışların garip mahsun ümitsiz
söylediğin her şarkı yarım
artık bu bahçede mesut değiliz
işte son daveti hatıraların
geriye dönecek çağında mısın
gecenin tadı yok farkında mısın?
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir