Yahya Kemal Beyatlı”
Şair Yahya Kemal’i
Anlattı
Araştırmacı-yazar Beşir Ayvazoğlu, "Yahya Kemal, bir çeşit altın kapıdır, anlamasını ve almasını bilenlere. Onun altın kapı ile alakalı hikâyesini de çok önemsediğimi belirtmek isterim." dedi.
İstanbul Fetih Cemiyeti'nde gerçekleşen, "İki Şehirli Bir Şair" tanımlamasının ev sahipliği yaptığı konferansta konuşan, "Eve Dönen Adam" kitabının yazarı Beşir Ayvazoğlu, "Yahya Kemal'in 'Akıncılar' isimli şiirinin atmosferi evimizin atmosferine çok uygundu çünkü annem kış gecelerinde Sivas'ta, kitap okurdu. Hala annemin okuduğu kitaplar kütüphanemde durur." diye konuştu.
Türkiye'de Yahya Kemal üzerine en kapsamlı araştırmaları yapan ve müstakil bir "Yahya Kemal Ansiklopedisi" hazırlayan, araştırmacı-yazar Beşir Ayvazoğlu, 1 Kasım 1958'de hayatını kaybeden ünlü şairi, İstanbul Fetih Cemiyeti'nin organize ettiği "Eve Dönen Adam, Yahya Kemal Beyatlı" isimli konferansta anlattı.
Türk edebiyatından seçilen eserlerden oluşturulan kitaplardan annesinin okumasıyla öğrendiğini vurgulayan Ayvazoğlu, "İlkokul çocuğunun anlayacağı seviyede hazırlanan o kitaplardan Ömer Seyfettin, Ahmet Rasim, Refik Halit ve Yahya Kemal ile tanıştım. 'Akıncılar' şiirinin atmosferi evimizin atmosferine çok uygundu çünkü annem kış gecelerinde Sivas'ta, kitap okurdu. Hala annemin okuduğu kitaplar kütüphanemde durur." ifadelerine yer verdi.
Ayvazoğlu, 1 Kasım 1958'de hayatını kaybeden ünlü şair hakkında, Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin, Ahmet Haşim gibi isimler yerine Yahya Kemal'in konuşulmasının nedeninin, yaklaşık 2 yüz yıldır yaşanılan kimlik krizi hakkında doğru sorular sorması ve bu sorulara doğru cevaplar vermesi olduğunu belirterek, ünlü şairin kritik bir dönemde önemli bir misyonu üstlendiğini söyledi.
Yahya Kemal'in, İstanbul sevgisi
Yahya Kemal'in, 1923 öncesinin yok sayıldığı bir zamanda etkili olduğunu aktaran Ayvazoğlu, şöyle devam etti:
"Fakat kavgacı olmayan bir muhalefetle kültürde sürekliliğin önemini vurgulamıştı. Türk tarihinin ve kültürünün bir özeti olarak gördüğü İstanbul'da odaklanan şiiri ve düşüncesi, Osmanlı kültürüyle Cumhuriyet devrinde inşa edilmek istenen kültür arasında köprüler kurarak, kimlik krizini aşmaya çalışanlar için sağlam bir tutamak oldu."
Ayvazoğlu, sahip olduğu kültürle halkın kültürü arasında farklılıklar olduğunu, Yahya Kemal'in bunun sancısını yaşadığını ve yazdığı şiirlere yansıttığını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yahya Kemal'in üstün taraflarından biri de bunu itiraf etmesi ve vicdan azabını şiirinde yansıtmasıdır. 'Atik Valde'den İnen Sokakta', 'Kocamustâpaşa' gibi şiirlerinde, bu sancısını ifade ettiğini ve dile getirdiğini göreceksiniz. 'Kocamustâpaşa' şiirinde, yaşam tarzı itibarıyla içinden geldiği dünyadan uzaklaştığı için üzülür ve bunu 'onulmaz yara' diye tarif eder. Bunun yanı sıra Yahya Kemal, İstanbul’la bütünleşmiş bir şairdir. Bugüne kadar hiçbir şair, İstanbul'u onun kadar hissetmiş ve sevmiş değildir. Birçoklarının zihninde siyasi bir fikir olmaktan öteye geçemeyen 'vatan' kavramının İstanbul toprağında tabiatla bütünleşerek tecessüm ettiğini fark etmişti.
İstanbul onun nazarında bir mucize, bu mucizeyi yaratan fetih ise daha büyük bir mucizeydi. Bu mucizeyi derinliğine hissedip kavramak için, ayakta durabildiği sürece, başta surlar olmak üzere bütün İstanbul'u yürüyerek gezmiş, her gezintiden yeni bir keşifle dönmüştü. Her yeni keşifle İstanbul'a biraz daha bağlanıyordu. Öyle ki bir noktadan sonra, ömrünün bu şehirdeki bütün güzellikleri ve değerleri keşfetmeye yetmeyeceğinden korkmaya başlamıştı. Hatta bazı şiirlerinde İstanbul dışına çıktığı zamanlarda nasıl derin bir hasret duygusuyla kıvrandığını anlatır."
"Yahya Kemal, bir çeşit altın kapıdır, anlamasını ve almasını bilenlere"
Yahya Kemal ile lise yıllarında daha fazla araştırmaya başladığını ve onun şiirlerine "nazire" şiirler kaleme aldığını anlatan Ayvazoğlu, "Yahya Kemal ile tanıştığınız zaman sadece şiirle tanışmıyorsunuz. Itrî şiirini okudunuz zaman doğrudan doğruya Osmanlı Musikisiyle ve Türk Musikisiyle karşı karşıya gelmiş oluyorsunuz. 'Süleymaniye'de Bayram Sabahı'nı okuduğunuz zaman Mimar Sinan, Süleymaniye, Selimiye yani Osmanlı Mimarisi ile temasa geçiyorsunuz." görüşünü dile getirdi.
Beşir Ayvazoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Üsküdar şiirlerini okuduğunuz zaman Üsküdar, 'Aziz İstanbul'u okuduğunuz zaman Tarihi Yarımada, kültür, yaşama tarzı, duyuş tarzını öğreniyorsunuz. Yani Yahya Kemal, bir çeşit altın kapıdır, anlamasını ve almasını bilenlere. Onun altın kapı ile alakalı hikayesini de çok önemsediğimi belirtmek isterim. Dokuz yıl yaşadığı Paris'te siyaset bilimi okumuş, modern Fransız şiiriyle tanışmıştı. 'Ev'e Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken yeni bir şiir, tarih, vatan ve millet anlayışıyla döndü ve modern Türk şiirinin doğuşunda etkin bir rol oynadı. Yahya Kemal'in bu anlamda anlattığı anafordan çıkışla, o da benim için bir altın kapı oldu yani kendi kültürümüzün dünyasına girdiğim, altın bir kapıdır."