Cenazemize AVM Patronu Değil Bakkal Gelir

MEHMET BAŞ
Cenazemize AVM Patronu Değil Bakkal Gelir
 
Adox Huxley’in, “Cesur Yeni Dünya” romanında bahsettiği bir çağa doğru gittiğimizi düşünüyorum. Tüm hayatını televizyon ve sosyal medyanın manipüle edici etkilerine teslim eden bazı insanlarının beyinsel fonksiyonlarını kendi idare ettiğini düşünmek şu an için zor görünüyor. Sabah akşam dizi iğnesini, futbol hapını, yarışma programlarının şurubunu içen insanların tüketim hastalığına yakalanmaları, lüks ve israf sarmalına tutulmaları, gösteriş uğruna nefes alıp vermeleri kaçınılmazdır.
 
Büyük alışveriş merkezleri bu büyük ve çılgın kapitalizm koşusunun en önemli ayaklarından birisidir. Tekelleşme, lüks ve gösteriş, ardından sürüklediği büyük israf hastalığı ile toplumun doğal ahengini bozmaktadır. Nasıl ki toplu konutlar ve siteler mahalle kavramını bozmuşsa bugün alışveriş merkezleri de çarşı kavramını bozmuştur. Bir şehri şehir yapan ana unsurlar herkesin birbirini tanıdığı mahalleler ve çarşılardır. Paranın ve gücün tek elde toplanmasını sağlayan AVM benzeri yapılar şehirleri bir şehir olmaktan ziyade ilişkilerin mekanikleştiği betondan mezarlara çevirmektedir.
 
Bence AVM bir şehrin içine sokulmamalıdır. Hatta büyük marketler dahi şehir dışından uzağa taşınmalıdır. Bugün bir küçük esnafın dükkân kapatması bir şehirde bir ailenin huzurunun bozulması bir yuvanın çatırdaması demektir. Fakat kendi zevkinden ve keyfinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen alışveriş sevdalısı bazı insanların bunun farkına varmasını beklemek abestir.
 
Büyük balık küçük balığı yutsun, dışarıdan gelen yabancı sermaye insanımızın tüm birikimini çalsın, kendi dükkânını kapatan adamların çocukları bu alışveriş merkezlerinde birer tezgâhtar olsunlar. Tüm bunlar sabah akşam “yeter ki bir AVM açılsın küçük esnaf ne yaparsa yapsın” diyen insanların umurunda mı sanki.
 
Küçük esnafın büyük şirketler karşısında korunması ve haksız rekabetin önünün alınması gerekmektedir. Bunun dışında ise yerli esnafın aç gözlü olmaması, müşteriye karşı saygısını sevgisini muhafaza etmesi de önemlidir. Denk geldiğinde müşteriyi aldatmak gibi bir düşünce içine girenlerin faturası tüm esnafa kesilmemelidir.
Bu noktada ne yazık ki çoğu esnafımızın “Ahi” kültür ve geleneğinden haberi yoktur. Zaten büyük AVM ve marketlerin başarısında bazı küçük esnafın gerçekten küçük davranışları yatmaktadır. Müşteriye insan gibi davranmayan, fahiş fiyat uygulayan, nasılsa elime düştü diye keyfi davranan esnaf kendi kalesine gol atan futbolcudan farksızdır.
 
Herhangi bir zincir marketten veya AVM’den veresiye bir şey alamayız. Fakat mahalle bakkalından sıkıştığımızda veresiye alışveriş yapabiliriz. Ayrıca insan sıcaklığını hissetmenin, selam verip selam almanın lezzetini tadabiliriz. Fakat kimsenin kimseyi tanımadığı büyük alışveriş merkezlerinde insan bir büyük çarkın içinde kaybolup gittiğinin farkına dahi varamaz.
 
Kimsenin kimseyi aldatmasının bir anlamı yok. Şu an için çoğu şehri ayakta tutan küçük esnaf, memur, işçi ve köylüdür. Büyük AVM’ler çoğu zaman şehirden kazandığını şehre geri kazandırmaz. Fakat bir bakkal bir kasap kazandığı para ile yine memleketine yönelik yatırım yapar. Ayrıca cenazemize, düğünümüze kampanyalarını takip ettiğimiz büyük marketlerin sahipleri değil her gün ekmek aldığımız büfeciler bakkallar gelir. Bu gerçek asla unutulmamalıdır.
 
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir