NECATİ SARICA
Benim Şu Mardin’e Gelişim
Yeni bir yalnızlık hikâyesi benim şu Mardin’e gelişim
kendimden başka kimsemin olmadığı
taşlar bile erimiş olmalı diye beklediğim
kendimi yeni bir iklimimde
filmler ve rüyalar gördüğüm
acı keder ve hıçkırıklar
Koşan atları da vurdukları günlerde
insanın inanabileceği ne kadar az şey kalmış
serap halinde bir vuruluş yeniden olabilir mi diye
sadece bir tanıklık belki kadere
sayrılıklar içinde
başını taşlara koyma imajı
sıkıntı bir cüzzam gibi kemirirken içini
Taşlar bile erimiş olmalı diye beklerken
özgürlükler içimde kelepçeli
tıpkı bir çocuk gibi suratımı asıp beklediğim
ancak üvey anneler kadar tatlı dilli kelimeler içimde
içim içimde kelepçeli
sadece bir fotoğraf karesiyim sanki bu şehirde
Süryani var doktor yok
aşk yok azığımda
kendimi bile yadırgadığım
hep kendimi yargılandığım
Biliyorum izlerim siliniyor bırakıp geldiğim her yerden
kim olduğum kazınıyor kendimden
dönüp gelirsem bu şehirden bile silinirken izlerim
ben kim olurum sonralarımda
ve sorarım hangi kalem
ölümden önce hayat var mıydı benim için