ABDULKADİR BOSTAN
Teo İle Söylenceler
burası basamak Teo
düşünce üstü düşünce
bir kentin ilk adımları gibi
kendi içinde kıvrıldıkça
azalma endişesi ve güncel efektler
sokakların tütün kokan parmaklarıyla el ele
ve aklımızda, soğuk bir dağ figürü
dünya, kaç kainat,
kaç kainat, bir iman eder diyor, felsefeci
“elif, lam, mim” diye karşılık veriyor gök
ikimiz aynı anda anlıyoruz
biz erkekler, düşünce düşünüyoruz
sonra alaca bir akılda, bir fikre cem oluyoruz
ve kadınlar
içlerindeki yalnızlığa
ve yokluğa anne kıyafetli bir gelin oluyorlar
ve biz hep oradaydık Teo
ne kadar ölüm varsa gördük
ince işlemeli bir sanat gibi insanlar
geceye ay taşıyan köleler
ve tanrı manzaralı odaların duvarlarında insan portreleri
büyürken saçlarımız kırlar ülkesine
ve küçülürken suçlarımız arlar ilkesine
yakamızda hep aynı eller
aynı raylarda
ah! o kimsesiz dokunuşlar vagonunda
sanki iç içe yolculuğumuz
gittikçe kendimize kaybolan
bir türlü ölçemedik Teo
-içlerindeki o büyük yalnızlığı
sonra, bilmek yorgunluktur diyor, basamakların sahibi
-ve insan, ilk günahı elma sanıp ısırıyor
bunu bilmek yetmiyor Teo
aklındaki elmayı ikiye böl…
-ortaya not düşüyor sonra, o bildik yabancı
“aynı ruh hali ile bir şiirden ikinci kez çıkılmaz,kalemin kapısı sende kalsın" diyor
-ve ağzı olmayan kelimeler, sıfırdan tanrı yaratıyorlar
her şey öyle hızlanıyor
öyle hızlanıyor ki…
aslında sıfır yok
o, bir’in yokluk basamağı
misal; gölgeler bize koca bir ayna tutuyor
ve biz çeliği tanrı sanıyoruz
oysa ayna içimizde koca bir göle bakıyor
ve biz büyüyoruz sanıyoruz
ah! bilsek ki, büyümek sıfırın, ilk basamak değeri…
sonra neye sahip olduysak tükettik
örneğin; doğuda, bir çocuk kalbinde yaşamayı, suç
tek kollu ilahi bir terazide, insanlığı tartmayı, marifet bildik
-artık anlamı yok Teo
bu izler peşimizde artık
ve yaşamak dediğin, ötekilerin şampanya renkli imgesi
-çıkalım buradan gayrı..
-biz gökte yaratılmadık
gök içimizde
evren içimizde
ve O,
ve secde içimizde
-en iyisi
suyu bırak Teo
içindeki ateş ile abdest al