Ân’a Dokunuş

NURAN KÖSE BAYDAR
Ân’a Dokunuş
 
İnsanoğlu hislerini her zaman bir sanatla bütünleştirmiştir. Kimi zaman yüreğini tuvale resmetmiş, kimi zaman sayfalara şiir etmiş, kimi zaman ise bir enstrümanın notalarıyla birleştirmiştir da olmadı kilim dokumuş, mendil işlemiş, bir ceylanın gözlerine sır saklamış, özlemeye dahi utanan kalbi hasretini nakışlamıştır. Çünkü duygular yüreğe hapsolmayı sevmez. Onları özgür bırakmalı ki, sığınacak limanlarını bulsunlar… Bir şiirde, bir renkte buluşsunlar…
 
Fotoğrafçılık da şiir gibi, müzik gibi yürek gerektiren bir sanattır. Fotoğrafçılık, sözlerin yetmediği yerde ışığın dansıdır ışık ki, Rabbimizin ‘ol’ sıfatının yansımasıdır. Fotoğraf çekmek ân’a usulca bir dokunuştur. Deklanşör sesiyle zamanı durdurmak ve ölümsüzleştirmektir. Hayata farklı bir çerçeveden bakmaktır. Bir fotoğrafçı olayları izlerken, doğru bir bakış ve doğru bir duruş yakalamaya çalışır. Bunları yaparken hayatını da aynı ölçüde düzene koyar ve dizginlerini sağlam tutar. Fotoğraf çekmek insana hiç kimsede olmayan bir bakış açısı kazandırır. Fotoğraf ile hayal gücümüzün anlatamadığı durumları ve doğanın birçok değişik anlarını göz önüne serebiliriz. Hatta inanarak yaptığımız bir işte efsane bile olabiliriz. Bazen hayatımızın dönüm noktası bir fotoğraf karesindedir.
 
Elinde fotoğraf makinasıyla, caddelerde sokaklarda şehir şehir gezen ve fotoğraf çekmekten başka hiçbir şey içinden gelmeyen insanlara şahit olmuşuzdur. Ara sokakların, kaldırımların anlattığını bir kareye sığdırmak… Kedilerin kovalamacası, balonu uçan bir çocuğun hüznü, ihtiyar bir amcanın alın teri, geceye aydınlatan dolunayın ihtişamı, denize akan yansıması, güneşin doğması gibi daha birçok an’a tanıklık etmek ve bu anı bir fotoğrafla bakirleştirmek muhteşem tutkudur.
 
Geçmişi geleceğe taşımak ve gördüğümüz güzellikleri paylaşmak için bir ışığın ardına takılır gideriz.. Bir yolculuğa çıkmak gibidir objektiften açılan dünya. Yepyeni keşifler sizi bekler. Her fotoğrafın hikâyesinde kendinizden bir parça saklarsınız. Aradığınız bir şey vardır, tanımlayamazsınız. Ardından koşar durur, yakalayamazsınız. Bazen bir kelebeğin kanadına konar, uçarsınız. Bazen denizin dibine gömülür, bazen bir şehrin en kalabalık yerinde hayallerinizin enkazıyla karşılaşırsınız. Bir balonun rengine kapılır,dünyayı kırmızıya boyarsınız.Velhasıl,fotoğrafçılık sadece bir iş değildir,bir arayıştır.Gönül aynasıdır.Sizde olanları yansıtır.Fotoğraf makinası sadece fotoğraf çekmez; mutluluk çeker,sevgi çeker.. Ucu yanmış mektuplar gibi, hasretlik çeker. Umudun kapısını aralar, gülen yüzlerde ağlayan gözler çeker. Hüzün çeker, dert çeker.
 
Fotoğrafçılığın dili evrenseldir. Ancak yüreğin ne kadarını okuyabiliyorsa, fotoğraf o kadarını yansıtır. Bir fotoğrafın anlattıkları yüreğin hissettiği kadardır.
 
Zaman ve mekândan soyutlanmış fotoğraflarla hayat sahnenize bambaşka bir perde açabilirsiniz.
 
Işığınız bol olsun.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir