MEHMET ALİ BAL
Varis İsm-i Şerifi
“El-Vâris İsm-i Şerifi” öz olarak "Her şeyin asıl sahibi olan" demektir. “Bütün mülk ve servetlerin gerçek sahibi, varlığı devam eden” anlamlarına da işaret etmektedir. O (cc) tüm varlıkların gerçek sahibi ve varisidir. Servetlerin geçici sahipleri yok olduktan sonra da varlığı devam eden ve o servetlerin hakiki ve mutlak sahibi olandır. Zaten Esma-ül Hüsna’nın her biri için mutlak ve hakiki kaydıyla düşünmek elzemdir, vaciptir.
Kuran-ı Kerim’de beşeri anlamda varis veya miras şeklinde geçtiği yerler dışında, Allah’ın (cc) Zat ve Sıfatlarına atfen buyurulduğu ayetleri okuduğumuzda “Varis İsm-i Şerifine” dair ince nükteler dikkatimizi çekmektedir.
“Ve muhakkak ki Biz, evet Biz elbette diriltir ve öldürürüz. Varisler olanlar da Bizleriz” (Hicr/ 23). Bu meali Muhammed Esed’in mealiyle tamamlayalım: “Ve muhakkak ki, hayatı bahşeden de, ölüme hükmeden de Biziz; ve geçici olan göçüp gittikten sonra her şeyin sahibi olarak kalacak olan yine Biziz!”
Öncelikle Kuran “Varis İsminin” ilk önce Zat-ı Ulûhiyeti (cc) tavsif eden yönü görülmektedir. Zaten önce Zatın mükemmeliyeti, sonra isim ve sıfatlarının mükemmeliyeti, sonra da tasarruflarının mükemmeliyeti söz konusudur. Nakıs olan mükemmel tasarruf ve mutlak icrada bulunamaz. Yine bu ayet-i kerimede “Varis İsm-i şerifi” ve tecellilerini bizatihi Kuran’ın yaptığı tarifte “Yuhyi ve Yümit” tasarruflarına yani “Muhyi ve Mümit” isimlerine istinat edilmiştir.
Allah’ın, fazlından kendilerine verdiği şeye bahillik (Cimrilik) edenler, hiç bir zaman onu kendilerine hayır sanmasınlar. Aksine bu, kendileri için bir şerdir. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır” (Ali İmran/ 180). Allah’ın (cc) kendi fazlından kendilerine verdiği şeyde cimrilik edenlerin de Varis ism-i şerifine aykırı davrandıkları buyurulmakta, Göklerin ve yerin mirasının Allah’a ait olduğu, Allah’ın (cc) yapılanlardan hakkıyla haberdar olduğu hükmü ve hakikati ilan edilmektedir.
Bahillikten (Cimrilikten) başka Allah’ın (cc) hoşuna gitmeyen ve gazabını celp eden asıl “Taği ve baği kavimlerin” yurtlarını nazarlarımıza sergilemektedir. “Biz (Böyle) geçimi ile şımarıp azmış nice memleket halkını helâk ettik. İşte meskenleri, (Seyahatlerinizde gördüğünüz harabeye dönmüş evleri) ki, kendilerinden sonra pek azı iskân edilmiştir! Varis olan (Bâkî kalan ve hakikî mutasarrıf bulunan) da ancak biz olduk” (Kasas/ 58). Ayet-i kerime ayrıca bu İlahi tasarrufların ve tezahürlerin kristalize olduğu hakikatini, Varis olan (Baki kalan ve hakiki mutasarrıf bulunan) Biz olduk hükmünü ilan etmektedir.
Çeşitli sözlüklerde “Varis” kelimesi Succession (Halefiyet), héritage (Miras), patrimoine (Miras) anlamlarına gelmektedir. (Ve-ri-se) Halefiyet yoluyla kabul etmek, -den sonra gelmek, bir miras toplamak; halefiyet yoluyla mülkiyet sahibi olmak, vermek, bırakmak, dilemek; (Verrese) intikal ettirmek vasiyetle bırakmak, iletmek anlamlarındadır.
Kuran-ı Kerim’deki Zatı Ulûhiyeti (cc) tavsif eden ayetlerde Varis ismi “Hakiki ve asıl sahibi olma” keyfiyeti ile “Varlığını ebediyyen devam ettirme” keyfiyeti öne çıkmaktadır. Varis İsminin Allah’a (cc) izafe edildiği üç ayetten ikisinde “Çoğul kipi” birinde ise hususi Allah lafza-i celali tercih edilmiştir. Doğrusunu Allah (cc) bilir ancak bu tercihin “İlahi hâkimiyetin tavsifi ile yakından ilgisi vardır”. Allah (cc) dünyevi servetleri, mülkleri ve güzellikleri zikrettiği yerlerde nazarlarımızı geçici sahiplerine değil, hakiki ve ebedi sahibi olan Kendisine yöneltmektedir. Diğer esmasında da olduğu gibi bütün manalar, tecelliler, feyizler hakikaten “Tevhit denizine” akmaktadır. “Gerçekten biz, arza ve bütün üzerindekilere varis olacağız, (Bizden başka kimse kalmayacak). Onlar da hesap için hep bize döndürülecekler” (Meryem/ 40). Yine bu ayette bir başka hakikat Varis isminin yanında zikredilmektedir: “Onlar da hesap için bize döndürülecekler”. İsm-i Azam Duasında “Bais” (Öldükten sonra dirilten) İsm-i Şerifi ile birlikte zikredilmesini hatırlatmaktadır.
Tevhit Hakikati çerçevesinde tefekkür edersek, O (cc) madem Varis’tir, şu halde mülkünü dilediğine verecektir. Keza mülkünün olduğu gibi mülkünü geçici ve bazı hikmetlere binaen emanet ettiğinin de hakiki Varis’i O’dur (cc). O (cc) madem Varis’tir, mülk ve mahlûkatının Koruyucusu (Hafız) O’dur. Varlıklarına karşı Rauf ve Rahim olan O’dur. O (cc) madem asli ve ebedi ve mutlak varistir, bütün diğer esma ve sıfat-ı İlahiye ile tavsif edilse sezadır. O (cc) madem hakiki Varis’tir, O’nun (cc) malikiyeti, rahimiyeti, hikmeti, re’feti gibi mukaddes lütuflarıyla şereflenmemiş her şey fena bulucudur, helak olucudur. Baki olan O’dur (cc), O’nun dilediği beka bulur, ebediyet ile lütuflandırılır. Madem O (cc) Varis’tir, Evvel ve Ahir, Zahir ve Batın olan O’dur (cc). O (cc) madem hakiki, mutlak ve asıl Varis’tir, Zatı Hay ve Kayyum olan O’dur.
Varis İsm-i Şerifi bir yandan Esma-ül Hüsna’nın mana ve tecellilerine idrakin ve hissiyatın yakınlaştırılması açısından Mirsad-ı tefekkürdür. Diğer yandan, Tevhit hakikatinin ilanı için hüküm unvanı olan bir İsm-i Şeriftir.
Ey hakiki ve mutlak Varis olan Allah’ım! Bizleri Varis ism-i şerifinin tecellilerinin gölgelerinde olabilmeyi mazhar eyle. Hayatımızı senin Varis İsm-i Şerifinin ışığına dönük eyle, Baki olan Zatına ve Zatının rızasına uymayan amellerden uzak eyle. Bize emaneten verdiğin zenginliklerin, servetlerin ve mülklerin üzerindeki fena damgalarını göster. Bizleri kesretten vahdete çıkardığın gibi fenadan da Baki olana müteveccih kıl. Bizleri helak edilmiş binaların, yurtların ve amellerin değil, Varis İsminin gölgesinde abat olmuş beşeri gayretlerin sahipleri kıl. Bizleri eşyanın hakikati gibi Esma-ül Hüsna’nın hakikatini de künhüyle idrak gayreti ve lütfuyla donat. Rızana değil, gazabına sebebiyet verecek olan sahte varisler olmaya özenmekten ve girişmekten bizleri koru. Âmin.