Evvel İsm-i Şerifi

MEHMET ALİ BAL
Evvel İsm-i Şerifi
 
“El-Evvel” İsm-i Şerifi "Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan; her şey üzerine kadim olan, ilk, evveli olmayan; her varlığın halikı ve evveli olmayan, her şeyden önce olan" demektir.
 
Kuran-ı Kerim’de dört isimle birlikte lafzen ve sarih olarak “Hüve” zamiriyle birlikte zikredilmektedir. “O Evvel’dir, Ahir’dir, Zahir’dir ve Batın’dır ve O her şeyi bilendir” (Hadid/3). Allah’ın (cc) sıfatlarından “Kıdem” sıfatıyla birbirlerine dayanırlar. Zat-ı Akdes (cc) ezelidir, ebedidir. Varlığı yarattığı her şeyden önce vardır, yarattıklarıyla bağlantısı, nedensellik ilişkisi veya başka her hangi bir irtibat olmaksızın mevcuttur. Mutlak ve hakiki manada Evvel’dir. Keyfiyeti ancak kendi ilminde bilinebilecek mahiyette her şeyden önce olandır. Nitekim tanımda yer alan “Her varlığın halikı ve evveli olmayan” cümlesi Evvel İsm-i Şerifinde gizli olan “Halik” İsmini tezahür ettirmektedir. Bu vesileyle daha önceki esma yazımında ifade ettiğimiz gibi “Evvel İsm-i Şerifi” de diğer isimlerle merkez muhit ilişkisi içindedir, irtibatlıdır.
 
Bazı dualarda Evvel İsminin çeşitli isimlerle birlikte zikredildiğini görmekteyiz. Yukarıdaki ayet-i kerimede (Hadid/3) buyurulduğu gibi “Evvel, Ahir, Zahir, Batın” isimleri ilk başta birlikte zikredilmektedir. Yaratan “Halik” ve rızıklandıran “Razık” veya “Rezzak” isimleri bu dört ismi takip etmektedir. Baştaki ilk dört isim “Mücerret” keyfiyette manalara sahipken, Halik ve Rezzak isimleri “Müşahhas” mana ve tecellileri ihtiva ederler. Bu esma mimarisinde –Teşbihte hata olmasın- ne kadar da söz konusu isimlerin mana, tecelli ve hakikatleri ile uygun ciddi bir sıralama ilişkisi vardır. Mutlak ve Yegâne İlahımız olan Allah (cc) Evvel ismi tecellisiyle “Başlangıcı olmayan, her şey üzerine kadim olan, evveli olmayan, her şeyden önce var olan” keyfiyetiyle varlığı yaratmış, sonra da her varlığa ihtiyaç duyduğu rızkı da vermiştir.
 
Bu isimlerin zikrinden sonra isim ve sıfatlardan müştak İsimlerin ya tercümeleri ya da tefsirleri nev’inden “Sadık, Sabık, Saik, Falik” lafızlarını ve manalarını görmekteyiz ki, Evvel İsm-i Şerifinin tecellilerini idrake yakınlaştıran münasip isim ve sıfatlardır bunlar. Allah (cc) Evvel ismi tecellisi ile ilk başta yarattığı mahlûkatını rızıklandırmakta, yarattığı kanunlar ile varlıkların yaratılışları sonrası hayat ve hareketlerini tanzim etmekte, her şeyi tedbir, tedvir ve teshir etmekte, Evvel İsmi tezahürü olarak yarattığı tohumcukları çatlatıp filizlendirmektedir.
 
Daha geniş bir açıdan bakarsak Evvel İsmi her isim ile birliktedir. Mesela Allah (cc) ilk ve evveli olmayan bir şekilde diğer isim ve sıfatlarına sahiptir. Evveli olmayan bir şekilde Kadir’dir, Rahim’dir, Alim’dir, Hakim’dir, vs. Zira bu isimlerin her biri evveli olmayan, ilk, her şeye kadim olan bir tarzda kendi mutlaka ve hakiki manalarına sahiptirler. Bu açıdan baktığımızda Allah’ın (cc) Rahim olması, Rauf olması ve bu isimlerinin tecellileri dünyada yaratılmışlarda gördüğümüz özellikler gibi değildir. Evvel İsmi Kıdem sıfatıyla birleşerek hem bu saydığımız beşeri enerji ve hayatı yaratan tezahürlerle hem de bu manaların isimlerin yaratılmasıyla tecelli etmektedir. Allah (cc) Evvel olması hasebiyle isim ve sıfatları yaratılmışların isim ve sıfatları ya da mahiyetleri gibi değildir.
 
Bu isim ve sıfatlar Ulûhiyet Dairesinin münezzeh ve mukaddes keyfiyetleri dairesinde “Evvel İsm-i Şerifi” mucibince “"Varlığının başlangıcı olmayan; her şey üzerine kadim olan, evveli olmayan, her şeyden önce olan" bir mahiyette vardırlar. İnsan aklında “Varlığının başlangıcı olmayan” manasının bir karşılığı elbette vardır. Ancak İlahi Boyutta bu tarifin karşılığında neyin olduğunu bilemeyiz. Eskilerin deyişiyle “Doğrusunu ancak Allah (cc) bilir.
 
Hem isimlerin Evvel İsmiyle Birlikte varoluşları hakiki mana ve mahiyetlerini kazanırlar. Felsefi anlamda bir tashihte bulunmak gerekirse, İsim ve sıfatlar bizim idrakimizin yansımaları ya da ürünleri değillerdir. Bizim idrakimiz, isimlerin bünyemizdeki nispi gölgeleri Esma-ül Hüsna’nın yansımalarıdır. Biz başlangıcın idrakinden ve mevcudiyetiyle eş zamanlı varlıktan mahrum olduğumuz için, hak ve hakikat Esmanın tecellilerinin bizde yansımaları olmasını gerektirir. Dolayısıyla hadis olan nispidir, hakiki olamaz, Evvel ve Ahir olan hakikidir, mutlaktır. Allah’ın (cc) kudret, hayat gibi manalar içeren isim ve sıfatları beşer idrakinde bir nebze gölgeleri ile anlaşılabilmekte ise de soyut isim ve sıfatların anlaşılabilmesi daha zordur. Evvel ismi de bu isimlerden biridir.
 
Zihnen, kalben ve ruhen tam yoğunlaşmadıkça bu isimlerin hakikatine yaklaşmak zordur. Hatta varlığın bilgisine dair müktesebatımızla belli bir dönemden geriye bilimsel hesaplamalar, tahminler ve faraziyeler ile yaklaşabildiğimizi düşünürsek, yaratılışın esrarlı zaman dilimlerine hele hele Zatı Evvel ve-l Ahir’ in (cc) ezeli ve ebedi oluşunu idrakimizin ne derece zor olacağı aşikârdır.
 
Hatta varlığın ilk yaratılışını bile tam anlamıyla kavramak imkânı bulunmamaktadır. Zira form, model ve maddenin ilk var edilişi meçhuldür. Keyfiyeti meçhuldür. Varlık sahasına çıkıldıktan sonra bazı süreçler ve olgular bilinebilmektedir. Ancak bunlar bilinmeyen yanında bir damla mesabesindedir. Madde gibi zamanı sınırlı bir varlığın yaratılışına dair bilgi ve idrak eksikliğimiz varken, Allah’a (cc) dair zaman boyutunu kavramak, Evvel İsmini kavramak kolay olmasa gerektir.
 
Evvel İsmi bizi tevhide götürmektedir. Ahir ismi ise Haşir akidesine… Başlangıcı olamayan, her şeyin üzerine kadim olan Allah (cc) Evvel İsminin tecellisi içinde -kendi Zatının mahrem, münezzeh ve mukaddes keyfiyeti tabi ki bilemeyiz- yaratacaklarını ve tasarruflarını Hakim, Alim, Musavvir, vb. isimlerinin tecelli etmesiyle yaratmaktadır. Bu olağanüstü süreçlerde ve yaratmalarda Evvel ismi bize en başından yaratılan ilmi vücutları, sonra da zaman gibi esrarlı bir koridorda tohumlarının çatlaması ve filizlenmesi, sonra da ihtiyaç duydukları ışığın, suyun, havanın ve hususi besinlerin yine ilk başta kayıt altına alındığı şekilde temin edilmesi, verilmesi Yaratıcının Tekliğini ve Mutlak oluşunu işaret etmektedir.
 
Nitekim “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diye küstahça soran Mekkeli müşrikin ve onu temsil eden münkirlerin hepsine “(Ey Resulüm), de ki: “-Onları ilk defa yaratan diriltir ve O, her yaratılanı tamamıyla bilir” (Yasin/79). İlk yaratılış, sonraki yaratılışlar için bir misaldir. Dünyamızda İmam Gazali “Akli önermeler ile Evvel ismine yakınlaşırken, Fahreddin Razi Tefsir-i Kebir’inde kevni ayetler üzerinden düşünmeyi ve ahiret ve tevhit akidesini takviyeyi benimsemiştir. Ağacın tohumlarının ağaca, ağacın meyvelerinin ise tohuma dönüşmesi metaforundan Evvel İsm-i şerifine de erişmiştir.
 
Bu hakikatin daha basit tarzda ifadesini Manastırlı Hoca Nâilî Salih Efendi’de buluyoruz (Fatih Odunkıran -Nâilî Salih Efendi ve Kenz-i Nasâyih isimli Manzum Pend-i Attâr Şerhi):
 
“”Evvel āhir ālemiñ hamdı tamām
Zātına mahsūstur Hakk’ıñ müdām
 
Öyle kudret sāhibidir ol Hudā
Bir avuç toprağa īmān verdi tā
 
Çün irāde etti halk-ı āleme
Verdi sūret sūretinden Ādem’e”
 
“Allah’ım bizlere Esmanın hakikatine susuz, marifetine iştiyaklı kıl. Bizleri Evvel ismi ile tevhide, Ahir ismi ile de ahirete uzanmayı nasip et. Maddemizden sıyrılarak Evvel ve Ahir isimlerinin esrarına erişmeyi müyesser kıl. Âmin.
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir