Bu Rüya Bana Göre Değil

NECATİ SARICA
Bu Rüya Bana Göre Değil
 
Bu rüya bana göre değil
burası çıkmaz
burası karanlık
çocukluğun yazlık sinemalarında leyla ile mecnuna uyuduğum
âşık olmuş ve uyumuşum
sonu yok
burası çıkmaz
burası karanlık
ben bu dünyaya göre değilim
hoşçakal deme vakti gelmiş dostlara
ölebilirim
vakti yaklaşmış
kendimi öldürebilirim
vakti gelmiş
aşka veda etmeden dostlara bir selam
dost kalmayanlara
leyla ile mecnuna ölebilirim uyuduğum gibi
bu karanlık toz kaldırıyor kendimi göremiyorum
rüyalarımda kandırdıkları
gelip gelip baktıkları uyumuş diye
burası çıkmaz yürüyemiyorum adım yok
sahne yok dekor yok
bir garip iklimdeyim
gitmek üzereyim bir iklimde
haberi yok kimsenin leyla ile mecnuna uyuduğumdan
ana kucağı yok taş duvarlara tutunuyorum
ağlamak istiyorum gözyaşım yok
kimsem yok
haber yok sadece sesleri var
ben de bir zamanlar yaşamıştım diye
çocukluğumun yazlık sinemalarında
şimdi yazlık sinemalar yok
çocuklarım var çocukluğum yok
ağlamasınlar ve anlamasınlar neler söylediklerimi
yaşamak için bir mecal iklim yok.
 
Yok hükmünde bir ismim kalırsa diye geriye
dönüp dönüp baktığım çocuklarımın sılası olamadım
leyla ile mecnuna uyanmak için hep yaşadığım gerilerde kaldı
şimdi gitme vakti
son bir selam ile
kendi ellerimden bir sela söylesinler diye ağladıklarımı
acıyı emdiğim memeler kuruyana kadar yaşadığım biter gibi
gülün dalında kuruttuğum mendiller yaşmak olsun
yaşamak olsun size ben gidiyorum
sübhaneke boncukları gibi dizilmiş sözlerimden anlamadınız ya
ben de tutunamadım ya bir dalınıza
kız kardeşlerime bir mektup yazsam diye gitmeden önce
sizce
gitmek diye bir şey var mı sessizce
geriye kalan nedir diye sordukları zaman
siz değil şu yağan yağmurlar sordukları zaman
burada bir ağaç yandı derim
tahta kılıçların ormanı yandı en ince tüylerinden
kimselere veremediğim sesim boş duvarlarda yankılanıyor
bu da kahır olsun size
kardeşlerim kalleş
biliyorum kendimden başka akrabam yok
kimsem yok
bu da kahır olsun size
bir vicdan ile uyumuş ve uyanamamıştım bu yaşamak dediğinize
sizin bilemediğiniz benim kendimi bile bilemediğim bu iklimlerde
karanlık yağmurlar yağdırıyorum
ve bir çıkmaz içimdeyim
çıkamıyorum, bu rüya bana göre değil
bu dünya bana göre değil
melekler sokağında çılgın bir yeni yıl partisinde bile
sokağın başında taşlara oturduğum
yeni yıl çılgınlığı
partisi çılgın
aklım çılgındı taşlara bastığım
hoyrat ellerin kırdığı kalbim ne kadar da çok derinde
bir modern saat
bir akıl uçuşması.
 
Kördüğüm vakitler
ah olmasaydım diye kalbimin titrediği
doğduğum gün olmasaydı diye
leyla ile mecnuna uyumasaydım diye hiç uyanamadığım bir rüyada
bir gömleklik bile sıyırıp atamadığım şu yaşamak
olmasaydı diye
ve ben hiç yaşamadığım bu dünyaya göre değilim
ve vakti gelmemişse bile gitmek diye bir şey varsa eğer
ağlamasınlar ve beni hiç anlamasınlar diye çocuklarım
hele bir selam ile bir sabah daha olsun diye beklediğim
ölmek için
son bir defa bakmak için aynaya
ölüm insanın aynasıdır dediğimin
yıllarca beklediğim bir uykusudan uyanmak için
bir aynaya bakmak için
baştan sona yalanım
dostlar da yalan
ve kahır
va kahrımdan hiç bilemediğim
gerçek olsun diye necat kapılarında beklediğime yanıyorum
yıllarca kandırdığımla kendimin
sahteliğimle göz kamaştırdığım bulvarlar dolusu
atatürk bulvarından
kırmızı rujlu sokaklarına aldandığım
va kadınlar hiç yoktu
kendi kendimi emdiğim bir otobüs durağında
baştan sona hıçkırık
bir yalnızlık dolusu bulvarlarda
ayaklarımın altı üşümüştü
kar yağıyordu ve otomobillerin fışkırdığı alt geçidin önünde
şakaklarımı zorlayan bir ölüm uğultusu.
 
Yaşamayı deniyordum o zamanlarda
o zamanlarda
şimdi bu zamanlarda
kimin kimseden haberi yok
ve benim bir haberim yok kendimden
kendim gibiyim
benzetemiyorum kendimi kimselere
ve bu zamanlarda yaşamak diye bir şey yok
sancılı uykuların uyanamadığım rüyasında
avlusunda güvercin beslediğimiz evimizin balkonunda
çamaşır kuruturken annemin ses verdiği türkülere
bir dermanım yok hüseynik’ten çıksam şehir yoluna
altı köpeği bir kurdun boğduğu bir rüyada doğuşum
ve yıldızlar geceyi sararken 
doğuşum sonradan uydurduğum bir caz esintisi sanki
bir masal uydurdukça gözlerimin rengini kanatmışım
sanki hiç yaşamamışım
sanki hiç anlamamışım kendimi.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir