Açıkkara Dergisinin 4. Sayısı

Hâyâlı Kayalı
Hakka Dayalı
Açıkkara Dergisinin
4. Sayısı Çıktı
 
“Mizah unsurları taşıyan edebiyatın her türüne yer vereceğiz” diyerek yola çıkan Açıkkara dergisinin Haziran 2018 sayısı olan 4.  sayısı çıktı.
 
Bu sayıda yer alan isimler:
Kazak Abdal, Ali Kemal Mutlu, Ali Parlak, Selman Kaptanoğlu, Mevlüt Yavuz, Halit Yıldırım, Toygar Yontar, Mehmet Pektaş, Şakir Şükür, Erdal Noyan, Kısmet Keven.
 
Derginin 4. Sayısında yer alan Toygar Yontar’ın “Daryerekondan Kaçış –Yurtlaktan Çıkış“ yazısını tadımlık olarak alıntılıyoruz:
 
TOYGAR YONTAR
Daryerekondan Kaçış –Yurtlaktan Çıkış
 
Daryerekon yurdununun ibibikleri öter ötmez “Vira bismillah” deyip yola koyuldu Yontar ve Boydak. Az gittiler uz gittiler, dere tepe düz gittiler. Birden bire ne oldu da böyle sefere çıkmak zorunda kaldılar? Buna ikisi de bir anlam veremiyordu. Bundan dolayı da ikisinin de ağzı kemik saplı bıçak gibi uzun süre açılmadı.
 
Vakit kuşluk vaktini çoktan geçmişti. İkisinin de ter sırtlarından dikine aşağı akmaya başlamıştı. İkisinin de karnı karnına geçmek üzereyken nihayet bir pınar buldular. Ellerini yüzlerini yıkayıp döşlerini soğuk su ile serinlettikten sonra azık çıkınlarını açtılar. Boydak bir bazlamanın arasına biraz çökelek, biraz tereyağı koyup dürüm yaptı ve Yontar’a uzattı. Yontar’ın ağzı hele ki açılmamıştı. Dürümü önüne bırakarak aynı dürümden bir de kendisine doladı. Boydak gözlerinin ucuyla Yontar’a baktı. Yontar gözlerini uzaklara dikmiş ufukları seyrediyordu. Boydak, Yontar Ağa’sının ne zaman gamlanacağını bilirdi. Bu hava, tam o havaydı. Elindeki dürümü kenara bırakıp curasını aldı. Dinleyelim ne söyleyecek:
 
“Sabahın köründe düştük yollara,
Sırtımız da sırtımıza yapıştı.
Burda kuşlar tünemiyor dallara,
Tavlamızda atlarımız tepişti.
 
Bunsung Tigin bunadın mı neyledin,
Bizi eşten dostan uzak eyledin,
Bilmem essah bilmem yalan söyledin,
Yontar Ağa’m niye böyle apıştı.”
 
der demez, Yontar ok gibi yerinden fılayarak:
 
-“Kes ulen canımın sıkıntısı bana yeter! Alırım ayağımın altına, bütün eyalarını hurda haş ederim.” deyince Yontar curayı bırakıp tekrar dürümü eline aldı ama bir türlü ağzına götürecek cesareti bulamadı.
Bir müddet bir dürüme, bir Yontar’a baktıktan sonra:
 
-“Ya Yontar Ağa’m Bunsung Tigin’in seniynen bir alıp veremediği mi var? Nece tarkanlar, Noyanlar varken seni Bizans’a niye gönderiyor düşündün mü?” dedi. Yontar’ın canının sıkkınlığı geçmiş olacak ki:
-“Ulan hırpo, geçen sene obalar arası aba güreşi turnuvasında başta birinci olan, bir önceki senenin başpehlivanına çayır yolduran, sonracığıma bir dikişte soluklanmadan bir tuluk kımızı içen, gökyüzüne bir ok atıp yere düşene kadar koca bir devekuşunu yakalayıp, kesip, tüylerini yolup, çevirip, pişirip mideye indiren kimdi?”
 
-“Elbette sendin ağam.”
 
-“Benim o saydığın adamlardan eksiğim yok fazlam var.”
 
-“Bütün bunları biliyom tabi Yontar Ağa’m. Senin o adamlardan daha da fazlan var ama aba güreşinde alta düştüğünde parmağını Devobası pehlivanının gözüne sokmuştun. Otacıbaşı Ozaman Durkuş, pehlivanı muayene edip “Göz tamamen dışına pürtlememiştir, zaten bizim de Bizans ve Çinli kanına ihtiyacımız yoktur.” demeseydi diskalifiye oluyordun. Sonracığıma final güreşinde rakip pehlivanı tekten kaparak protokol tirübününün üstüne sürmüştün de tirübün göçüp Bunsug Tigin de altında kalmıştı. Aha ben bunları da biliyom. Bu sebeptendir ki Bunsug Tigin bizden gurtulmak için bu tırışkadan görevi icat etti diyom.”
 
-“Yavrucuğum, kafamı attırma, koskoca Bunsung Tiğin Bey bizi soylu bir hizmet için görevlendirmiş, sen hâlâ bu işin altında gominist parmağı arar gibi konuşuyon. Hem o olaydan sonra ben Bunsug Tigin’den özür dilemiştim, o da kabul etmişti. Hatta başpehlivanlık ödülü olan kırmızı gagalı devekuşunu da kendi elleriyle vermişti. Bir daha böyle düşüncelere aklında sergi açmaya çalışırsan böğrüne depiği gondurdum mu gendini bir çamın çingilinde bulursun!”
 
-“Ağama bak be! Sen izin vermeden ben nasıl düşünürüm? Yani ağam ben şunu demek istemiştim: Azimle çöğdüren taşı deler, amma velakin Tengri dağları da geçilebilmez. Bu güne kadar Köstü’den başka kim görebildi öbür tarafı? Bu işin içinde bir güve yeniği var gibi gibime geliyor. Sana canım feda senin kararlarını sorgulayacak değilim, seninle dünyanın öbür ucu neredeyse oraya bile giderim ama yine bu iş hayra alemet değil gibimi geliyor.”
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir