Çiçekler ve Gençlik

ELİF YAVAŞ
Çiçekler ve Gençlik
 
Çiçeklerle aranız iyi midir? Her bir çiçeğin ismini, doğadaki konumunu, yetişme koşullarını, hangilerinin şifalı olduğunu, hangi bitkilerin yapraklarının yenilebilir olduklarını ve yemeğinin pişirmeye elverişli olduğunu yahut hangi çiçeklerle bir insanı mutlu edebileceğinizi bilir misiniz? Çiçeğe benzetirim gençliği de. Minicik bir tohum toprak altındayken tıpkı ana karnındaki bir bebeği andırır fikrimce. Tohumdan fidana olan yolculuk da çocukluğu barındırır sanki. Çiçeklerin açması gençliği, ilkbahar mevsiminde kokusunu salması da gençlik ateşinin heyecanını taçlandırır zannımca. Nasıl ki sonbahar ölümü ve yaşlılık yıllarını andırırsa insana, ilkbahar mevsimi ve bahar çiçekleri de gençliği andırmalı. Mevsimlerin daldan dala atlaması da belki orta yaşı, yetişkinliği işaret ediyordur gören/hisseden gözlere.
 
Gencecik fidanlar yetişir yurdumun toprağında. Kimi canlar şehit olur uğruna Türkiye’min. Tomurcuk hâlindeki gül goncası gibidir şehitlik şerbetini içen evlâtlarımız. Kan kırmızı güller ağlar en çok şehitlerin ardından. Bembeyaz bir gül ise boynu bükük bakar bir şehit cenazesinde; anlarım ki o beyaz gül yirmili yaşlarında gencecik dul kalan, çiçeği burnunda bir şehidin hanımının taptaze gülüdür. Sararan bir gül olur acılı aileler ve sararıp solan acılı simalar bir teselli beklercesine tetiktedir. Kan kırmızısı güle benzettim şehidim seni, hani ateş çiçeği var ya belki de ona. “Ateş düştüğü yeri yakar.” sözü meşhurdur bizim oralarda. Ateş çiçeğinin ateş kırmızımsı alev alev çiçekleri şehit ailesinin hanesinde alevlenir feryatlarla.
 
An gelir orkide çiçeğine benzetirim gençliği. Hani şu birçoğumuza pahalı geldiğinden alamadığımız, sadece resmî açılış törenleri ve kız isteme gibi özel zamanlarda alabildiğimiz, bol su ve günışığı isteyen, hep çiçekli kalan ve renk renk görsel güzelliğiyle insanları mest eden orkide. Narindir gençlik dönemi de. Orkidenin iyi humuslu toprakta daha iyi yetişmesi gibi gençlik de kültürlü sevgi dolu toplum ortamında daha iyi yetişir. Orkide çiçeğinin çam kozalaklarındaki ıslak suyu yudumlayıp bir kaktüs misali depolayarak canlanması gibi gençlik de huyu suyu temiz insanlarla dolu bir toplum içerisinde canlanır. Orkidenin güneşi sevdiği gibi gençlik de aydınlığı sever ve aydınlık bir gelecek ister. Orkide nasıl rengârenk ve pahalı bir çiçekse ülkemin genci de pırıl pırıl zekâsıyla ve duruşuyla kalitelidir.
 
Mine çiçeği belki de şu gençlik çağı. Mine çiçeğinin mini mini renkli çiçekleri genç yüreklere kelebek gibi konuverir. Bir petunya çiçeği belki de genç beyinler. Huni biçimini andıran, ‘sepet çiçeği’ olarak meşhur olan petunyalar açıldıkça onların beyinleri de okuma aşkıyla açılıverir.
 
Kadife çiçeğini andırdı bana gençlik. Hani büyükşehir belediyesi parklarımızdaki altı aydan fazla süreyle hayatta kalıp özenle bakılan ve göz kamaştıran sarılı – turunculu renkleriyle süslenen kadifeler. Ayna karşısında saç düzelten şiir tadındaki genç ruhlara bürünsün kadifemsi düşler de. Bir açelya çiçeği olsun tüm taze insan yavruları ve balkondaki açelya çiçekleri gibi açılsın her birinin hayalleri. Begonya çiçeği ve manolya ağacı bir araya gelsin ve begonya- manolya kolonyası el ele verip tütsü sunsun yurdumun gencine. Çiçek çiçek, burcu burcu, buram buram, yamyaş, taptaze, ışıl ışıl, pırıl pırıl, kımıl kımıl, mis mi mis, zarif mi zarif, özel mi özel, güzel mi güzel, bembeyaz düşlerle kaplı, pembemsi hayallerle donatılı saf dille güzel Türkçemin sevgi deryasında yüzsün her bir kınalı kuzu.
 
Kır çiçekleri, reyhan ve fesleğen çiçeğiyle dans ederken sardunya çiçeği eşlik ediversin her bir hayale. Ardından küpe çiçeği, aşk merdiveni, yaprağı güzel, camgüzeli, ebegümeci, kedi tırnağı, ortanca, aşkın gözyaşı, sümbül, ağaç sümbülü (leylak), kaktüs, çuha, menekşe, peygamber kılıcı, karanfil, kasımpatı (krizantem), mor zambak, mor salkım ağacı, yasemin çiçeği, sarıçiğdem…
 
Kılıç çiçeği, siklamen (tavşankulağı), yılbaşı çiçeği, akasya ağacı çiçeği, narçiçeği, mimoza, aslanağzı, barış çiçeği, orman gülleri, sarmaşık, hanımeli, meyve ve sebze fidanları, horozibiği, taze biçilmiş çimler, kiraz ve şeftali çiçeği, ayva ve erik çiçekleri… Çilek kokularına bulanan beyaz çilek çiçeği, zencefil, zerdeçal, çam ağacı, defneyaprağı ve nane de davetli olsun gençlik balosuna. Coşsun her bir çiçek ve dile gelsin her biri.
 
Size bir sır vereyim mi? Bu deneme yazımda türüne değindiğim her bir çiçekle arkadaşlığım oldu ve karşılıksız dostluk kurdum.  Kimilerini çocukken annemle yetiştirdik ve saksı / balkon / bahçe / tarla / orman çiçekleriyle beraber büyüdük, kimilerini öğretmen arkadaşlarım ve öğrencilerimle hobi olarak değiştik ve çoğalttık, bir kısmı vekil öğretmenlik yaptığım köy okullarından hatıra kaldı, bazıları ise üniversite dönemi öğrencilik yıllarımdan ve öğretmenlik dönemimden bilgi olup hayat tecrübesi kattılar bana.
    
Doğayı, hayvanları, kitapları, sevgiyi, hayatı, çiçekleri candan seven biri insanlığa zarar verebilir mi sizce? Kalemime dokundu gençlik… “Bugün de beni anlat insanlığa ve yaşarsam 3000’li yılları anlat insanoğluna.” diye fısıldadı. Yaşamayı ve yaşatmayı diledi ruhumdaki gençlik, şiirimsi düşlere bulandı ve şiir gibi bir reçete sundu ömür soframa.
 
Çiçekler ve Gençlik… Çocukluktan gençliğe atılan adım, masaldan şiire uçuş, doğadan hayata bakış, savaştan barışa uyanış… Dile geldi edebiyat ve kalem oldu yüreğim. Genç beyinler genç kaleme sarıldı da şiir tüttü hikâyemde.
 
Gençlerimizi, genç yüreklerimizi gencecik düşlerle ve çiçek gibi hayallerle selamlıyorum.
 
İçinizdeki çocuk, ruhunuzdaki genç ölmesin!
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir