ZEYNEP SU SARICA
Yalnız Bardağın Hikâyesi |ÖYKÜ|
Arkadaşlar size başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Beni marketten bir bayan aldı. Çok mutluydum, yanımda yani market arabasında bir sürü arkadaşım vardı. Aslında pek arkadaş sayılmazlar, yanımdaki yanında duran kişiler. İsimleri ise tabak, kâse, sürahi, su bardağı falan. Ama yine de sohbet ediyorduk.
Abla beni kasadan geçirirken, az daha beni kırıyordu, o an çok korktum. Bir de nedense eve gidince, aynı bayan neden bilmiyorum ama beni farklı bir dolaba koydu. Orası daracık ve karanlıktı biliyor musunuz? Benim de kapalı alan fobim var çok korktum ama zaman geçtikçe, yanıma birileri gelmeye başladı. Mesela dört gün sonra metal kapaklı bir kap geldi, adını sordum ismi lokumlukmuş. İki gün sonra kahverenginde bir kavanoz toz geldi. Onun ne olduğunu bilmiyordum. Diğer arkadaşıma sordum o Türk kahvesiymiş ama canlı değilmiş.
Birkaç gün sonra arkadaşıma sordum, neden bize ayrı bir dolaba birlikte koydular? Arkadaşım dedi ki "biz misafir geldiğinde ikram edilen acı yöresel bir içeceğiz" dedi.
Bir gün eve sahibimiz dışında birisi geldi. Yanında sahibimiz de vardı. Hemen Türk kahvesi, lokumluğu ve beni aldı. Cezvenin içine çok az su koydu sonra kahveyi ekledi. Kahvelerin dibini koyduktan sonra, cezveyi suyla doldurdu. Biraz daha kahve ekledi. Fincanların içine koydu sonra bizi metal tepsinin üzerine koydu. Benim içime su koyup, arkadaşımın içine de lokum koydu tam misafir bir yudum aldı ve çıtırtılarla niyeyse ben kırılıverdim.