Deprem Şerhi

SELAHATTİN YILDIZ
Deprem Şerhi
 
Kaç zamandır ikna edemiyorum kalemi yazmaya. İçimden onlarca cümle akıp giderken öylece bakıyorum ardından. Acının boyunlara yapıştığı ve soğuğun damarlara işlediği bu yıkıntıda yazı yazmayı kendime ar edindim. Her saniye bir insanın öldüğünü bilmeye karşı ne söylenebilir ki. Konuşup yazmak ise ayrıksı otlara su döküp yeşertmek gibi.
 
Şurama bir şey saplandı ve kaldı öylece. Bir cerahat gibi toplandı göğüs kafesimde. Bakmayın öyle tebessüm ettiğime ne tebessüm edecek ne de gülecek hal var son günlerde.
 
Kalemi batırıp akıtmak zamanı geldi mi bilmiyorum. Kederi ülkemin tüm insanlarına pay edilmiş şu günlerin çabucak geçmesi için takvimlerin yaprağını erkenden yırtıp atmak geliyor içimden. Çocukken öyle yapardım. Babam ne zaman gelecek dediğimde takvimi gösterip şu yapraklar bittiğinde dediğinde annem, çocuk aklımla tüm yaprakları yırtıp atardım. Şimdi yine tüm sayfalarını yırtmak istiyorum takvimlerin, bu acı çabucak geçip gitsin diye.
 
Ne ağzımızın tadı kaldı ne günlerin üzerinden doğup batan güneşin. Depremde bir evin duvarına, yıkmadan önce haber verin içinde ölülerimiz var diye bir not bırakılmış yarı sağlam binanın üzerine. Ne kadar can yakıcı bir not, ne kadar, ne kadar, ne kadar…
 
“Ne çok acı var”
 
Ah Zarifoğlu, ne zaman ifadesiz acılar içinde kalsak sen geliyorsun aklıma “Ne çok acı var” deyişinle. Günlerdir bu cümleyi söylemekten başka bir şey yapamamanın derin sancısı içinde kalmak varmış.
 
Yağma edilmiş içimizde kızgınlıklar ve kırgınlıklar içinde yutkunup kalıyoruz sadece. Bilimin pik yaptığı ama ihmallerin, iltimasların ve liyakatsizliğin peyda olduğu bu asrın felaket olarak üzerimize yığılmasına boş gözlerle bakıyoruz. Boğazımızda düğümler, yüreğimizde burkuntu, aklımızla alay edenlere karşı manasız bakışlarımız, yumruk gibi sıktığımız dişler, inişler ve bir türlü çıkamadan enkazın altında bekleyişler.
 
Devşirmeler. Acının üzerinden payeler devşirmeler. Hayatı tümden bitmiş ve tüm tanıdıkları yitip gitmişlerin üzerinde tepinip, biz de oradaydık deyişler. En iyi ölü çıkarıcılarız biz, toplu mezarlığımız da hizmetinizde. Bakın şunlar kepçelerimiz, şunlar da çadırlarımız. Çorbamız sıcak, içer misiniz?
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir