Taşıyan Şair
Orhan Veli
Vefatının 68.
Yılında Anıldı
Türk şiirinin en özgün ve yenilikçi şairlerinden Orhan Veli, ölümünün 68. yılında anıldı.
Türk edebiyatının en özgün ve yenilikçi şairlerinden Orhan Veli Kanık, 68 yıl önce 14 Kasımda, 36 yaşında hayata gözlerini yumdu.
"Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda", "İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı", "Gün olur alır başımı giderim" isimli şiirlerin şairi Orhan Veli, 13 Nisan 1914’te Mızıka-yı Hümayun’da klarnist Mehmet Veli Bey ile Fatma Nigar Hanım’ın ilk çocukları olarak Beykoz’a bağlı Yalıköy’deki bir konakta dünyaya geldi.
Ailesi ona "Ahmet Orhan" adını verdi. Soyadı Kanunu’ndan sonra aile "Kanık" soyadını aldı. Kanundan önce, babasının adındaki "Veli"yi sahiplenen Ahmet Orhan, "Orhan Veli" olarak tanındı.
Bir kız kardeşinin henüz 1 yaşına gelmeden vefat ettiği belirtilen Orhan Veli’nin, Adnan Veli ve Füruzan (Yolyapan) isimli 2 kardeşi daha oldu.
Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir’de geçen Orhan Veli, mütareke sırasında Akaretler’de bulunan Anafartalar İlkokulu'nun ana sınıfına devam etti. 7 yaşındayken son Halife Abdülmecid’in Yıldız Sarayı’nda düzenlediği düğünde sünnet edildi. İlkokula, Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak başladı. Edebiyatla tanışması bu yıllara dayanan şairin ilk hikayesi, "Çocuk Dünyası" isimli dergide basıldı.
Cumhuriyetin ilanından sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefliğine atanan babasının Ankara’ya tayininden sonra Orhan Veli, ilkokulu Ankara Gazi İlkokulu’nda tamamladı. Ortaokulu, Ankara Erkek Lisesi’nde okuyan Orhan Veli Kanık, lise yıllarında hocaları Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfkı Melul Meriç, Halil Vedat Fırtınalı ve Yahya Saim Sinanoğlu’nun ilgisini gördü.
Ortaokul döneminde Garip akımını birlikte başlatacakları Oktay Rifat Horozcu ile arkadaş olan Orhan Veli, bundan birkaç yıl sonra Halkevlerinde bir müsamere sırasında Melih Cevdet Anday ile tanıştı.
Orhan Veli, ilk yazılarını lise yıllarında çıkardığı "Sesimiz" adlı okul dergisinde yayımladı. Bu dönemde aruz veznini kullandı.
İlk şiirleri Nahit Sırrı Örik’in teşvikiyle dönemin en önemli edebiyat dergilerinden "Varlık"ta yayımlandı. Orhan Veli, İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılapçı Gençlik dergilerinde de şiirlerine yer buldu. Şiirlerini zaman zaman "Mehmet Ali Sel" takma ismiyle yayımladı.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne 1932 yılında giren ve bir süre okuyan Orhan Veli, Galatasaray Lisesi’nde öğretmen yardımcısı olarak görev aldı. Okulu tamamlayamayan Orhan Veli, 1936’dan 1942’ye kadar, Ankara PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Milletlerarası Nizamlar Bürosu’nda çalıştı.
"Garip" çıkıyor
Orhan Veli, şairliğinin ilk yıllarında hece ölçüsüne dayanan, kafiye ve redife özen gösteren şiirler yazdı. Bu şiirlerinde geçmişi özleyiş, çocukluk anıları, doğa sevgisi, umutsuzluk ve yalnızlık gibi temaları hüzünlü bir dille işledi. Eski biçimde yazılmış olduğu için sağlığında yayımlanan hiçbir kitabına almadığı bu şiirleri yayımladığı tarihten yaklaşık 1 yıl gibi kısa bir zaman sonra "Yeni biçimli" ilk şiiri "Ağaç"ı Oktay Rıfat’la birlikte yayımladı. Fransız sembolistlerin etkisinden kurtulan Orhan Veli, şiirde vezin, kafiye ve söz sanatlarını bırakarak, serbest şiire yöneldi. Sokaktaki insanın şiirini söyledi.
1941’de liseden arkadaşları Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile ortaklaşa çıkardıkları “Garip” adlı şiir kitabıyla Türk şiirindeki yenileşme hareketini başlattı. Garip akımı, Türk şiir tarihinde büyük bir kırılmanın ve köklü bir değişikliğin ifadesi oldu.
Kitabın ön sözünde isim belirtmeden hem Nazım Hikmet’in toplumcu şiirine hem de simgeci ve geleneksel hece şiirine karşı çıkan Orhan Veli, "şiirin insanın beş duyusuna değil kafasına hitap eden bir söz sanatı" olduğunu, ölçü ve kafiyenin şiiri yozlaştırdığını, bunun için şairaneliğe sırt çevrilerek yeni araçlar ve yeni yollarla çoğunluğa seslenmek gerektiğini savundu.
"Çok âşık oldum hiç evlenmedim"
Askerlik vazifesini Gelibolu’da yedek subay olarak yaptı. Şair, bu döneme kadar olan hayatını, “1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rifat'ı, 16'da Melih Cevdet'i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18'de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25'te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok âşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim" sözleriyle özetledi.
"Güzel havalar mahvetti"
Askerden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’na girdi. 1945’te girdiği bu işten Orhan Veli, "Kurumda antidemokratik bir hava esmeye başladığını" söyleyerek 1947’de ayrıldı.
1 Ocak 1949’dan itibaren 15 günde bir yayımlanan iki sayfalık "Yaprak" dergisini çıkarmaya başladı. 15 Haziran 1950’ye kadar 27 sayı yayımlanan bu dergi, maddi sıkıntılar nedeniyle yayımlanamaz olunca Ankara’dan ayrılarak İstanbul'a döndü.
Tartışmaları
Genç yaşına karşın, şiire ilişkin görüşlerini cesaretle savunan Orhan Veli, polemikler de yaşadı.
Ahmet Haşim’in "Göllerde bu dem bir kamış olsam" mısrasını hicvetmek için "Rakı şişesinde balık olsam" dizesini yazdı.
Orhan Veli’nin, Nazım Hikmet için de "Görmüyor musun, Her yanda hürriyet; /Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; /Git gidebildiğin yere…" dizelerini yazdığı ifade edilirken, diğer yazarlarla birlikte 1950 yılında cezaevinde açlık grevi yapan Nazım Hikmet'e destek oldu.
Orhan Veli, babasını da "İstanbul’da, Boğaziçi’nde/Bir fakir Orhan Veli’yim/Veli’nin oğluyum/Tarifsiz kederler içindeyim" dizeleri nedeniyle kızdırdı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi babası Mehmet Veli Kanık’ın "Oğlum, madem böyle şeyler yazıyorsun, bari benim ismimi karıştırma" ifadelerini kullandığı söylenir. Bestekâr da olan babası oğlunun şiirlerini besteledi.
"Ölünce biz de iyi adam oluruz"
"Ölüme Yakın" başlıklı şiirinde, "Ölünce kirlerimizden temizlenir / Ölünce biz de iyi adam oluruz / Şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış / Hepsini unuturuz" diyen Orhan Veli, 1950 yılının Kasım ayında 1 haftalığına gittiği Ankara’da bir gece, belediyenin kablo döşetmek için açtırdığı bir çukura düşerek başından yaralandı.
İstanbul’a döndükten sonra bir arkadaşının evinde otururken birden fenalaşan Orhan Veli, kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde 14 Kasım Salı günü vefat etti. Şairin alkol zehirlenmesinden ya da suikasta kurban gitmiş olabileceğinden de söz edilmesine rağmen beyin kanamasından öldüğü tespit edildi. Cenazesi, Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi.