Mehmed Akif
Vefatının 82. Yılında
Anılıyor
Bağımsızlık mücadelesinin simgesi, İstiklal Marşı'nın yazarı, şair ve mütefekkir Mehmed Akif vefatının 82. yılında anılıyor.
Şiirlerinde milli ve manevi duyguları ön plana çıkaran Mehmed Akif, Buhara'dan Anadolu'ya gelen bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım ile Fatih Camisi medrese hocalarından Kosova doğumlu Mehmet Tahir Efendi'nin çocuğu olarak 20 Aralık 1873'te İstanbul Fatih'te dünyaya geldi.
İlk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde başladı, 1882'de Fatih Merkez Rüştiyesi'nde orta öğrenimine devam etti. Babasından Arapça dersi aldı.Fatih Camisi'nde Farsça derslerini takip etti. Rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde sürekli birinci oldu.
Rüştiye yıllarında şiire merak duymaya başladı ve şiir kitaplarına yöneldi. Okuduğu ilk manzum eser ise Fuzuli'nin "Leyla ve Mecnun"u oldu.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi'ne kaydoldu. Babasını 1888'de kaybeden Mehmed Akif’in ailesi, ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanmasıyla yoksulluğa düştü.
Usta şair, öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi'ni bıraktı. Yeni açılan veteriner yüksekokulunda "Ziraat ve Baytar Mektebi"ne başladı. 1893'te mektebin baytarlık bölümünü birincilikle bitirdi.
Okul yıllarında spora da ilgi gösterdi. Başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı.
İlk matbu eseri 1893'te yayımlandı
Mehmed Akif’in şiire olan ilgisi, okulun son iki yılında giderek artarken, çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri yayımlandı, bilinen ilk matbu eseri ise "Hazine-i Fünun" mecmuasında 1893'te yayımlanan bir gazel oldu.
"Tophane-i Amire" veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım'la 1898'de evlenen ve 3 kız, 3 erkek çocuğu olan Akif’in oğullarından biri, henüz 1,5 yaşındayken vefat etti.
Şiir yazarak ve öğretmenlik yaparak edebiyat alanındaki çalışmalarına devam etti. Neşriyat alemine girişi, daha çok 1908'de "İkinci Meşrutiyet"in ilanıyla başladı.
Akif, arkadaşları Eşref Edip ve Ebül'ula Mardin tarafından çıkarılan ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan "Sırat-ı Müstakim" dergisinin başyazarı oldu.
Bütün şiirlerini Safahat'ta topladı
Şiirlerini 7 kitaptan oluşan "Safahat" adlı eserinde topladı. 1911'de yazdığı ilk bölümde Osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini, 1912'de yazdığı "Süleymaniye Kürsüsünde" adlı ikinci kitapta da Osmanlı aydınlarını anlattı. "Halkın Sesleri" adlı üçüncü bölümü 1913'te kaleme aldı. "Fatih Kürsüsünde"yi ise 1914'te yazdı.
1917 tarihli "Hatıralar" ile I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli "Asım"ın ardından 7. bölüm olan "Gölgeler"i 1933'te tamamladı.
Yoğun ısrarlar sonucu Kur'an-ı Kerim'i Türkçe'ye tercüme etmeyi kabul eden Akif, 6-7 sene üzerinde çalışmasına rağmen sonuçtan memnun kalmayarak imzaladığı anlaşmayı feshetti.
Mehmed Akif, "İstiklal Marşı"nı Türk milletine armağan ettiği için Safahat eserine koymadı.
Vefatının ardından "Safahat" eseri Ömer Ziya Doğrul ve M. Ertuğrul Düzdağ tarafından yeniden basıldı. "Kur'an'dan Ayet ve Hadisler" ile "Mehmet Akif’in Makaleleri" adlı çalışmaları da hayatını kaybettikten sonra okuyucuyla buluştu.
Birinci Meclis'te milletvekili seçildi
Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi'ne seçilen Akif, 1921'de Ankara Taceddin Dergahı'na yerleşti.
İstiklal Marşı yarışmasına 500 lira ödül verileceği için katılmayan şair, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası ve arkadaşı Hasan Basri Bey'in teşvikiyle ikna olarak yazmaya başladı.
Mehmet Akif’in İstiklal Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hakimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis'te okunup ayakta dinlenen İstiklal Marşı, 12 Mart 1921'de "Milli Marş" olarak kabul edildi. Akif, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.
Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır'da yaşayan ve orada Türkçe dersleri veren usta şair, 17 Haziran 1936'da tedavi için İstanbul'a döndü.
Mısır'dan hasta ve yorgun olarak dönen Akif, hayatını kaybettiği 27 Aralık 1936'ya kadar Abbas Halim Paşa'ya ait Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı'nın dördüncü katındaki dairede kaldı.
İstiklal Şairi Mehmed Akif’in her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilen kabri Edirnekapı Şehitliği'nde bulunuyor.
"Mehmed Akif Ersoy Müze Evi"
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında "2018 Yılı Vefa Ödülü"ne layık görülen Akif, "vatan şairi" ve "milli şair" olarak da milletinin kalbindeki yerini koruyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aralık 2018'de İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmed Akif’in ömrünün son 6 ayını geçirdiği ve vefat ettiği İstiklal Caddesi'ndeki Mısır Apartmanı'nda bulunan dairenin, milli şairin mirasına sahip çıkma adına kamulaştırdığını açıkladı.
Akif’in ölümünden sonra Ziraat Bankası'na geçen ve ofis olarak kullanılan daire, yürütülen restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından "Mehmed Akif Müze Evi" olarak ziyaretçilerine kapılarını açacak.
Mehmet Akif’in "Çanakkale Şehitlerine" eserinde, "Asım'ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek." mısralarına yer veren İstiklal şairinin "Asım'ın nesli" tanımlaması, halen kanaat önderleri tarafından ideal bir gençlik ifadesi olarak kullanılmaya devam ediyor.
Mehmed Akif, "Çanakkale Şehitlerine", "Zulmü Alkışlayamam", "Ordunun Duası" ile "Birlik" şiirlerinin de arasında bulunduğu çok sayıda eseriyle öğrenci, eğitimci, yazar, siyasetçi ve fikir adamlarına da rehber oluyor.