Başı Sağolsun
Şair, Yazar ve
Ressam
Turgay Gönenç
Vefat Etti
Şair, yazar ve ressam Turgay Gönenç 9 Şubat 2019 Cumartesi günü yaşadığı İzmir şehrinde 80 yaşındayken vefat etti.
Turgay Gönenç; 10 Mart1939’da Tokat’ta doğdu. 1959’da Haydarpaşa Lisesinden, 1963’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu.
İzmir İstatistik Bölge Müdürlüğü yaptı ve bu görevden 1968’de ayrıldıktan sonra Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde öğretim üyesi olarak çalıştı. Resim çalışmaları yaptı ve ilk sergisini 1955’te İzmir’de açtı. Özel dersler verdi, TRT İzmir Radyosu’nda “Ege’den” (1955) ve “Şiir Tadında” (1998) adlı programları hazırladı.
1955’te Gece Postası gazetesinde haftalık yazılar yazmaya başladı. Şiir ve yazıları 1968’den itibaren Yelken, Pazar Postası, Seçilmiş Hikâyeler, Dost, Papirüs, Sanat Olayı, Gergedan, Gösteri, Değişim, Adam Sanat, Türk Dili, Yazko Edebiyat ve Hürriyet Gösteri gibi dergilerde yer aldı. 1996’dan itibaren Yeni Yüzyıl gazetesinde yazdı. İngilizceden şiir kitapları çevirdi. Bazı şiirleri Arapçaya çevrildi. Yüzün Senin adlı kitabı Natıroğlu Yazın Ödülü birinciliğini (1984), 1998’de TÜYAP İzmir Kitap Fuarı Eleştiri Onur Ödülünü kazandı.
Şiir
Bozgunda (1962), Ben Severek Büyürüm (1973), Yüzün Senin (1983), Gece ve Genç Kız (1994), Kuşların Göçerken Çizdikleri (Toplu Şiirleri, 1994)
Deneme-Eleştiri
Zamanın Sularında-Tarihsiz Günlükler (1989), Beni Irmak Boylarına Götür Anne (1998), Taşın İçinde Gizlenen (2000), İskelenin Altındaki Deniz (2004).
Monografi
Nedim Gündür (1993).
Yıllık
İzmir İl Yıllığı (1969).
Antoloji
İkinci Yeni Şiir Antolojisi (Mehmet H. Doğan ile, 1969), Hoşbulduk Selim Dede.
Çeviri
Öfke (J. Osborn’dan), Oza (A. Voznesenski’den, Mehmet H. Doğan ile), Şiirler (Abdülvahap el-Beyati’den), Baile Kıyılarında (W. B. Yeats’den)
Bir Turgay Gönenç Şiiri
TURGAY GÖNENÇ
Kıraç ve Sararan Beyazlıkta
Yüzümde azalan ne
Azalan değil eskiyen belki de
Bir soru işareti mi yoksa
Biten bir günün alacasının yansıması mı alnında
Kanayan bir sevda sureti mi
Sabahın ikonunun solan yaldızında
Eskiyen yitmiyor sanırım acı onda
Yüzüm ki her zaman bir kentin haritasıdır
Belki de ondan yalnızlığın boşluğa dönüşmesi
Şimdi labirentler arasında
Arada bir sevinç sarsan bir sevda tutkusu
İlkyaz kırlarının sedefi yansısa da
Yine hep o donuk ve taşlaşmış gidip gelişler
Sevdaları da ölümleri de uğurlayışımızda
Bakıyorum da bir o anda dostlarla aramızda ortak bir payda.
Kendi suratım gibi hiç bakmadım sana
Bir insanın tarihini yazar gibi çıktım yola
Bir coşkunun dönüştüğü hüznün kaçınılmazlığını
Yıkımlar ne anlatır ki kentin akıntılarına
Bulmak için yanıtını kopmalar boyunca
Adsız ve harfleri düşmüş bir kitabı taradım
Buldum o kıraç ve sararan beyazlıkta
Yazılmamış olan acıları
Sanırım yeni papirüsleriyiz biz
Çürüyeni yazacakları çürütenlerin
Ama bir utkuyu anlatır gibi coşkuyla
Oysa görmeden yeşereni küçüğüm
Yol alan yeni yüzlerdeki acının kuytularında
(Kuşların Göçerken Çizdikleri’nden)