Bahattin Karakoç
Var
“Salavan Dağında
Bir Beyaz Kartal”
Hece Taşları
Dergisinin
49. Sayısı Çıktı
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 49. sayısı çıktı.
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
Bahaettin Karakoç, Yasin Mortaş, Ramazan Avcı, Tayyib Atmaca, Ahmet Doğan İlbeyi, Fatih Okumuş, Yaşar Bayar, Hasan Akçay, Haşim Kalender, Tacettin Şimşek.
“Hece Taşları” dergisinin 49. sayısında yer alan Bahaettin Karakoç’un “Belkiler Üstüne” şiirini ve Tayyib Atmaca’nın “Salavan Dağında Bir Beyaz Kartal” yazısını tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
BAHAETTİN KARAKOÇ
Belkiler Üstüne
Belkiler üstüne bir dünya kurdum
Duvarları sevdam ile boyalı
Ay doğarken göğe kuşlar uçurdum
Ak kâğıt kanatlı, kalem gagalı
Günü diriltirken ‘ay’ı kaçırdım
Gene gönlüm deniz gibi dalgalı
Belkiler üstüne bir dünya kurdum
Bahçesinde türlü türlü yemişler
Ben aklımdan neler, neler geçirdim
Benim için iflâh olmaz demişler
Kuşlarıma abıhayat içirdim
Gönlüm gibi ırgalandı kamışlar
Belkiler üstüne bir dünya kurdum
Irmakları turalanır göllere
Hangi rengi sevsem cümbüş içinde
Hasret yağar, vuslat yağar yollara
Bin düş çiçeklenir bir düş içinde
Ses veririm dağdan inen sellere
Belkiler üstüne bir dünya kurdum
Rahmeti, nimeti, sevdası helâl
Merkezinde nazlı yârim oturur
Enlemi, boylamı bir tatlı melâl
Hep haber getirir, haber götürür
Dostla aramızda bir beyaz kartal
TAYYİB ATMACA
Salavan Dağında Bir Beyaz Kartal
Bin dokuz yüz otuz martın beşinde, salavan dağında bir beyaz kartal, besmeleyle savatlandı güzelce, yumurtadan çıkar çıkmaz gözünü, daha sağa sola bile bakmadan, ufukların ötesinde gezinir, yuvası dar gelir kendine sığmaz, çırpmaya başlarken kanatlarını, yayla yayla uçar yorulmak bilmez, bühtan kuşlarına tenezzül etmez, şardağından kalkar konar düldüle, gece dolunaya gündüz güneşe, uçma talimleri yapar durmadan.
Cela’dan ayrılır önce düziçi, sonra ankara’da hasanoğlan’da hasta sağaltacak mektepte okur, sevda yüreğinde orda dokunur, tık tık vurur şiir gönül camına, artık içi sığmaz olur içine, ilham perileri peşine düşer, şiirle geceler şiirle kalkar, duyguları yeter dallarda sarkar, düşer yüreğine aşkın çıngısı, içinden dışına bir ateş yürür, sonra bir pervane olur ateşe, hem canı ütülür hem kanatları, pişerek yanmanın tadına varır.
Nerde dalgalanan bir bayrak varsa, ne sarı sıcağa ne kara kışa, aldırış etmeden yola koyuldu, arkasına bir kez dönüp bakmadı, tok sözüne bir ham sözü katmadı, şiirin göğünde seyran eyledi, sevgi turnaları girdi düşüne, bir çift beyaz kartal avlağa çıktı, kar sesinde içi yandı dayandı, uzaklara türkü yakıp dururken, saba esintisi araya girdi, postada kayboldu aşk mektupları, beyaz dilekçesi elinde kaldı, zaman beyaz bir türküyü yakarken.
İki bin on sekiz on yedi ekim, kış erken bastırdı kapandı yollar, ahir dağlarına yaslandı hüzün, bulutlar beriti koynuna aldı, engizek dağları kar ile boran, kınalı keklikler tipide kaldı, ıhlamurlar çiçek düşü görürken, acı haber asumana yayıldı,maraşı üşüten bir gece vakti, başka bir dünyayı keşfetmek için, soyunarak teleğinden tüyünden, namı diğer beyaz kartal karakoç, yer altında kanat vurmaya uçtu.