Kuşkulu Ağaç

SEDAT KISA
Kuşkulu Ağaç
 
ben ali’ye benzerdim o vakitler
bakırı kavlamış sahan gibi
sarıya çalardı saçları
bir kaşık yağa kırık
iki rafadan çocuk
o bende ayan beyan
ben onda sır gibi dururdum
dayak yemişliğim bile var
onun yerine
 
kelebek gibiydik ölürken de
bir demet çiçek bırakırdık cama
eğilerek yeşermektense
yeğlerdik bir ağaç gibi
kurumayı dikine
 
dağ olacak diye umardık taneyi
kumsaldık aslında hepimiz
sevgiden kaleler yapardık
elinde kürekle yanı başımızda
uyuyakalırdı fırtına
 
ayrılıkların ucu 
kavuşmalara değer
dalımıza düşen kar tanesi
dağımızdaki çınarı eğerdi
güneş açınca ıslak
şefkat gibi damlardık
hayatın mermer göğsüne
 
onca kuş tüyü
kışkırtamazdı
içimizdeki kediyi
ölü bir heyelan gibi sallardık
aramızdaki kötüyü
 
toplanıyoruz hala birkaç kişi
biz ağaç bekliyoruz
ağaç kuşu
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir