Bilseydim, bana ait olmayan aşk tümceli serzenişini sahiplenir miydim? Bir katrelik aşk kaldı avuçlarımda. Sakladığım, sırrımı söyleyemediğim…
Şimdi dilim nasıl söylesin, hangi nihan harflerle kursun tümcesini.
Kangren bir suskunluğun dargın diliyim şimdilerde.
Yasak bir kentin, kaçak aşk mültecisiyim. Elinde pimi çekilmiş sevdam. Mataramda Hüznüm ve umutlarım saklı…
Yalnızlık; kaldırım taşları arasından sokağa taşan beyaz sayfalarına hainlik saplı.
Eksilttiğin alfabemde bir dizelik şiirdin yazamadığım.
Sur’a üfürülmeden de soluklayabildim kıyameti yüreğimde
Yaşamak ince bir kahır akciğerlerimde. Bedenimde dolaşan sevda kanı, kalbime muhalefet şimdilerde. Ben varsam, sen varsın, ben yoksam, varlığın musalla taşında yıkanmış ceset. İmgesi olmayan yarım kalmış şiir…
Ahdim arşın mahyasına yazılı yıldızlara yalaka. Yaşamak kader ve keder duvarlarına yüz sürmek.
Lisanımda direnmiş yüreklerin isyanını taşıyan keskin sözcükler.
Ve korku içimizde kalmış hırsız.
Sabır sayfaları okunup üflenmiş, ruhumun ihanetlerle efsunlu muskası boynuma geçirilmiş, aşkın ihanet okları çakılıyor yüreğime.Yüreğimin kalesi damarlarınla irtibatı kesmiş.Usum tüm uzuvlarıma ağyar..
Ben ki saçına çokça aklar berkitilmiş KADER. nadasa bıraktığın duygularımla müştehir aşkıma, utancından küçülüvermiş semaya, ironik sevdalara….
Ben şiirini söylemedim daha !
Yaşantımın dilemması ben ve sen, ihanet ve sevgi, kader ve keder, yaşam ve ölüm gözlerimden arta kalan elemleri gecenin nazlısı kara saçlarıma ilmek ilmek örüyorum…
Mücrim aşklı bir geçmişten kırılgan bir geleceğe doğru yol alırken artık kimseye inanmayacaktım. Recm edilmiş aşkın, ihanet kokulu evlatları. Bedevi sevdaları finans lehçelerine endeksli. Kişilik satma oyununda birinci, kendi varlıklarını ispatlamak için başkalarının eteği altına sığınan asalaklar.