Assen Velikov’un
Kültür Fotoğrafları
Sergisi İstanbul’da
Bulgaristan'ın tanınmış "kültür fotoğrafçıları" arasında yer alan Bulgar fotoğrafçı Assen Velikov’un Kültür Fotoğrafları Sergisi İstanbul’da sanatseverlerle buluştu.
Fotoğrafçı Velikov, Bulgaristan'ın ve Trakya'nın zengin kültürel dokusunu ve farklı toplumların kültür harmonisini kıyafetler üzerinden yansıtan fotoğraflarını İstanbul'da Demir Kilise'de sergilemek üzere Türkiye'ye geldi.
“Fotoğraflarımla kültürel zenginliği ölümsüzleştiriyorum'
Velikov, folklorik kıyafet fotoğraflardan oluşan sergisi ve projeleri hakkında konuşan Bulgar fotoğrafçı Assen Velikov, Bulgaristan'ın 7 farklı kültürel havzasında çektiği fotoğrafların bölgede yaşayan halkların kültürel zenginliğini gün yüzüne çıkardığını ve bu zenginliği "ölümsüzleştirdiğini" söyledi
Assen Velikov, 21. yüzyılda ülkelerin ve toplumların kültürel zenginlikleri başta olmak üzere her şeyin hızlı bir değişime uğradığını söyledi.
Assen Velikov’un Kültür Fotoğrafları Sergisi
Bu değişimin farkında olarak fotoğraf makinesiyle "zamanı durdurmak" istediğini belirten Velikov, şu değerlendirmede bulundu:
"Bugünü ve geçmişte olanları, aynı zamanda kıyafet kültürünü geleceğe taşımak için fotoğraf makinemin gücünü kullanıyorum. Fotoğraflarımla kültürel zenginliği ölümsüzleştiriyorum. Günümüzde her şey kopyalanıyor ve birtakım değişikliklere uğruyor. Ben fotoğraflarım aracılığıyla kültürel zenginliklerimizi gelecek nesillerin de görmesini istiyorum. Bulgaristan'da 7 folklorik bölge var. Buralar önceden giysileri, konuşma tarzları ve şarkılarıyla çok rahatlıkla tanınabiliyordu. Aynı zamanda giysiler insanların sosyal statülerini, evli olup olmadıklarını belirtiyor ve o bölgeler hakkında bize birçok ipucu veriyordu. Birçok tanınmış firma da buradaki tanınmış desenleri moda dünyasında kullanıyor. Ben buna da fotoğraflarımla destek oluyorum."
Bulgar fotoğrafçı Velikov, deklanşöre basarken en büyük motivasyonunun yeni şeyler bulmak ve unutulanları gün yüzüne çıkarmak olduğunu dile getirdi.
"Trakya bölgesindeki kıyafetlerle Türkiye'dekiler arasında benzerlikler var"
Velikov, fotoğraflarında yer verdiği folklorik kıyafetlerin hem bölgenin özelliklerini yansıttığını hem de farklı milletlerin izlerini taşıdığını anlattı.
Velikov, çektiği fotoğraflarda farklı kültüre sahip milletlerin ortak noktalarının rahatlıkla görülebileceğini söyledi:
"Giysilerde belirli bir kod var. Fotoğraflarımda insanın kıyafetleriyle yaşam tarzı ve kültürü arasındaki güçlü bağı ortaya koymaya çalışıyorum. Bu bağ giysilerinin rengine, motifine, kullanılan malzemeye ve giyiliş zamanlarına bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır. Kıyafet sadece onu giyenin değil o toplumun da mirasıdır.
Fotoğraflarını çektiğim Trakya bölgesindeki insanların kıyafetleriyle Türkiye'deki folklorik kıyafetler arasında birçok açıdan benzerlik var. Kıyafetlerdeki işlemelerde ve motiflerde halklar arasında kültürel geçişlerin olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Bu benzerlikler özellikle kadın kıyafetlerinde daha bariz bir şekilde görülüyor.
Fotoğraflarımda gelin ve damatların, çocukların, erkeklerin, yaşlıların, genç kızların kıyafetlerini görmeniz mümkün. Ayrıca bayramlar gibi özel günler için de ayrı kıyafetler giyiliyor. Onları da yansıtmaya çalıştım. Bazı fotoğraflarda geleneksel savaşçı erkeklerin kıyafetlerini görebiliyorsunuz. Kıyafetler Bulgar kültürünü yansıtsa da silahlar Türk silahları. İlerleyen yıllarda Bulgaristan'da Türklerin yaşadığı bölgelere giderek oraların da geleneksel giysilerini de tanıtma projem var. Bir süre önce Kapadokya’yı ziyaret ettim. Oradaki kıyafetleri de inceledim. Orada tanıştığım birkaç kişi Kapadokya’nın güneyinde Bulgar Dağı olarak adlandırılan bir yerin olduğunu ve orada Bulgarların olduğunu söylediler. O gezimde vaktim olmadı ama gelecek sefer o denilen bölgeye giderek oradaki insanlarla tanışmak istiyorum."
"Halkların güzel diyaloğunu gösteren bir yer"
Assen Velikov, fotoğraf sergisinin yapıldığı Demir Kilise'nin Bulgar kültürü açısından önemine de vurgu yaptı.
Kilise'nin tarihi misyonuna değinen Velikov, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Demir Kilise Osmanlı dönemde yapılmış ve kültürümüzün izlerini taşıyan, aynı zamanda da halkların güzel diyaloğunu gösteren bir yer. Burası Osmanlı dönemi İstanbul’unda ilk defa Bulgar lisanında ayinin yapıldığı yer. Daha sonrasında da Bulgar Kilisesi’nin temelini oluşturan bir mekan. Bu açıdan Bulgaristan ve Bulgar kültürü için çok önemli bir yer. Benim için daha da önemlisi bu kilisenin insanların bağışlarıyla ve emekleriyle yapılmış olması ve günümüze kadar gelmiş olması."