İLKNUR İŞCAN KAYA
Babam
Beydağları karlı babam
Soğuk zirvesi / yamaçları
Güneş doğar mı efkâr yüklü başına
Sımsıcak bakışlarından sonra…
Adımlarım soğuk taşı toprağı
Boş ellerimde salınır boynu bükük, iki dal çiçek…
Soğuk
Çok soğuk…
Mutluluk terk etti bu bahar buraları…
Koptu halat
Aklı sicim gibi gözyaşları
Yolundu yeşeren kırlardan umut kırıntıları
Viran oldu gönül bağları
Kurudu sevda ırmakları
Neden koparmadan ayrılmaz bağı
Ilgımın üşüten ıssız varlığı…
Senden / sizden sonra…
Boş bir ruh
Dinmeyen bir ruh yangını
Yetim / öksüz bıraktı gülümseyen bahçeleri
Yeşertmesi zor artık al yanaklı çiçekleri
Senden / sizden sonra…
Öylece duran hatıralar eskimekteyken
Sığmaz çerçevelere aynalara yüzler…
Kim dinler… kim yerleşir yüreğin başköşesine?
Yorulan bir yürek… çarpar işte
Gövdelerimizin içinde
Sulanmak ister merhametinle
Gün tekrar doğsun ister hüzünlü harap elbiseler içinde
Ne hisseder?
Sende / sizde var olmak ister
Daima…
Dünya Ay Güneş yıldızlar
Geçer gider işte gözlerimin önünden tek tek
Ana baba kardeşler bir yoğrulmak ister
Pak okyanusun derinliklerinde
Babam…
Sert rüzgârların yumuşak yüzü
Işığınla yürümek bahtiyarlıkların en büyüğü
Sevginle aydınlanmak
Duruşunla doğrulmak
Senin evladın olmak mutlulukların en büyüğü…
Bakışlarınla doğuyorum yeniden -her an-
Sana tutunduğumda dallarım hiç kurumaz inan
Bağrımızda yükselen nefesin yaşatır beni / bizi
Biliyorum ki sen bırakmadın bırakmazsın ellerimizi
Canım babam…
Adını sonsuzluk bahçelerine yazdıran babam.
Çölde kavrulan bağrımıza yağmurlar yağdıran…
Babam…
Buluşturur bir yerlerde bizleri Yaradan
Kalemin kâğıda
Eşiğin kapıya
Tohumun toprağa vuslatı gibi
Sizi ve bizi…