Bakmadan Görmenin Hazzı

AYDIN UZKAN
Bakmadan Görmenin Hazzı
 
Herkesin görünür olmanın derdinde olduğu şu görsel çağda, göremiyor olmak o kadar üzmüyor insanları.
 
Herkes bir şeyleri göstermenin, anlık fotoğraflamanın ve boy boy servis etmenin yarışında. Yemek masasında, taziye evinde, düğünde, konserde, konferansta. Nefes alınan her kare, en büyük pikselden başkalarına gösterilme derdinde. Gösterdikçe var olduğunu düşünmek hezeyanına kapılmış yığınlar.
 
Modern dünya, göstermekten bitap düşenlerin, görmenin ruhunu erozyona uğrattığı manevi bir çöl artık. Her daim kendilerine gösterilene bakanlar ise, hiçbir zaman görmek istediklerini göremez, hayat böyle.
 
Yapıp ettiğimiz şeylerin içindeyken her şey insana anlamlı görünür ama ansızın o ritmin dışına çıkıp gördüğümüzde oyun bozuluverir. Anlamlı dediğimiz her şey birden boş ve şuursuzca işlermiş gibi görünmeye başlar. Tüm gördüklerimiz bir anda gerçekliğini kaybeder.
 
Bakmak, görmenin vadisine erişmek için bir köprüdür çünkü, yolun kendisi değildir. Görmek ise, yalnızca gözlerimize güvenerek altından kalkabileceğimiz bir şey değil.  Öyle olsa idi, göz nakli ile beraber, görmenin güzellikleri de aktarılabilirdi.
 
Ne kadar görsel servis edilirse edilsin, asıl maharet, gözün bakmadığını görmek. Zira bakmak bedenin, görmek ise bedenle ruhun ortak eylemidir.  Aynı yere bakan insanların, birbirinden farklı şeyler görmesi de bundan.
 
Gözlerin arasına burnu koyarak yaratılmamızın sırrı da burada. Bakarken hemen yargıya varma, önce bir nefes al ve düşün der gibidir. Gördüklerini, sadece bir çift gözün gördüğü kadar sananlar, özünden habersiz rotasız seyyahlardır.
 
Gözler bir barkod okuyucusu değil ki, her gösterilene değer biçsin. Onlar duygulardan ve düşüncelerden ayrı hareket edemez. Eğer aksi olsaydı aynı yere bakanların hep aynı şeyleri görmesi gerekirdi. Goethe ne güzel söylemiş ‘’ İnsan kalbinde ne taşırsa dünyayı da öyle görür.’’
 
Göz kaç parçaya ayrılırsa ayrılsın, görme denen şey görülmez. Öyle ki, göz, yanı başında duran diğer çiftini dahi göremez. İnsan ki, gözünden bir basamak daha derine inip özüyle görmedikçe, hayatını dolduran görsellere karşı, tümüyle körleşmiş oluyor.
 
İnsan ki ne zaman bakmanın kavgasından gözlerini çekip çıkarırsa, işte o zaman görmenin iklimine erişecektir. Hayatın lezzetini güzele bakarak değil de güzel baktıkça arttıracaktır. Bakın da görün!
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir