İPEK ACAR SERT
Bayramımız Kutlu Olsun!
Hasret, firkat anında başlıyor. Mübarek ayın özlemi şimdiden düştü sinemize, hüznü çöktü gönlümüze.
Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı ve yalnızca oruçluların gireceği “Reyyan” kapısından girebilmeyi dilediğimiz, İslâm’ın şartlarından oruç ibadetini eda ettiğimiz, rahmet yağmurlarıyla ıslandığımız kutlu bir mevsimi “Ramazan-ı Şerifi” dualarla uğurladık ve bayrama ulaştık elhamdülillah.
Sa'd bin Evs el-Ensârî anlatıyor: Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:
Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve şöyle seslenirler: “Ey Müslümanlar topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. Sonra onlara bol bol mükâfatlar verilir. Siz gece ibadet etmekle emrolundunuz ve emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz ve Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.
Bayram namazını kıldıktan sonra bir münadi şöyle seslenir:
Dikkat ediniz, müjde size! Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram günü mükâfat günüdür. Bugün sema âleminde mükâfat günü olarak ilan edilir.”(1)
Cenab-ı Hakk’ın rahmetine, merhametine, affına mazhar olalım inşaallah.
Rabbim; noksanlığımızı giderecek, kusurlarımızı tashih edecek kuvvet, sağduyu, ihlas ve mahzun kalplerimize şifa ihsan eylesin, günahlarımızı bağışlasın.
Ramazanla gelen güzelliği, mübarek aydan sonra da sürdürebilelim ve rahmet yağmurlarıyla yeşeren gönül bahçemizi kuraklığa terk etmeyelim.
Bayramların Vesile Olduğu İyilik
Müşahede ediyorum, “dert bir değil elvan elvan”! Kimi sevdiğini kaybetmiş, kimi anne-babasını, kimi evladını, kimi sağlığını, kimi vatanını… Kalbinde hicran ve elem yarası olan insan, Allah’ın muavenetiyle onulmaz acılarla yaşamaya alışıyor. Bayramını da kutluyor belki ama bir tarafı hep noksan… Bayram, yine aynı bayram! Değişen bayramlar değil; hayatlarımız, duygularımız, tercihlerimiz…
İnsanlığın, ümmetin şiddete maruz kaldığı, katliamların zuhur ettiği ve her geçen gün arttığı, sevdiklerimizi, canlarımızı yitirdiğimiz velhasıl ölümün bir anlık nefes kadar yakınımızda olduğu fâni dünyada birlik olup, dargınlığa nihayet verip, sevgi ve merhametten buketler yapıp tebessümle sunarsak birbirimize öyle güzel ve makbul olur ki…
Kul hakkımıza girilmesi haricindeki yüreğimizi mükedder eyleyen kırgınlıklarımızı kalbimizden azat etme gayretinde olalım. Bayramla gelen lütuftan nasiplenelim. Hakikatleri, ızdırapları görmezden gelmeden duamızla umut olalım.
Gülümseyelim, gülümsetelim. Çocukların gözlerine ışık, mahzun yüreklere salah olalım. Sevgimizi paylaşalım, paylaştıkça çoğalacağız!
Yavrularımıza mazlumların ve ümmetin selameti için kenetlenmeyi, bayramları ise bayram gibi yaşamayı öğreterek kalpleri sevelim, sevindirelim… Her bayramda olduğu gibi büyüklerimizi, akrabalarımızı, dostlarımızı, yetimlerimizi ziyaret ederek onların gönüllerini hoş eyleyelim.
Din kardeşlerim!
Sevdiklerinizle geçireceğiniz sağlıklı, hayırlı, huzurun ve sulhun daim olduğu nice güzel bayramlar diliyorum. Rabbim sizi sevsin, sevdirsin, sevindirsin.
Allah’ın tevfik ve inayetiyle…
(1)el-Tergîb ve't-Terhîb Trc. 2:332.
Bütün mesele bu temennileri hayatımıza geçirebilmek. Hatırlattığın için teşekkürler…