Ben Yoruldum

SELAHATTİN YILDIZ
Ben Yoruldum
 
Ben yoruldum şu doğrudur şu yanlıştır demekten. Yoruldum içim katran bağlarken tebessüm etmekten. Başka çare bırakmıyor insana Mevla. Mutlak hakikate sarılmadan yürünmüyor bu tozlu yolda. İçimizi burkarken dost bilindik fenaların nefesi, yalancı tebessümü rüşvet verirken yakalanır gözlerinden.
 
Ben yoruldum koca adamların çocuk bile yapmaz deyip yediği herzelerden. Ben yoruldum düştüğü çukuru vadi sanıp gülenden. Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde dediği gibi; “Ben bir yerde aldandım ama nerde aldandım onu bilmiyorum.” Evet biz nerede neyi yanlış anladık.
 
Ben yoruldum şu doğrudur şu yanlıştır demekten. Duyduklarımla gördüklerimin çeliştiği kerteden. Haykırır anlatırdım susmadan dinlenmeden. Şimdi susuyorum küsmüşüm gayrete. Hayret edeceğim ne bir hal ne de bir tan kaldı. Ne dilin hükmü var ne hakikatli bir sözün. Beni bu asra düşürenin vardır bir bildiği. Bu hallerde hep Zarifoğlu gelir aklıma, diyor ya; “Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim” işte o noktada olanların kalbiyle düşüyorum usulca. Uzat elini ya rab başkası teselli veremez bana.
 
Ben yoruldum yorulmaktan. Uykuların bile dinlendirmediği karanlık sabahlardan. İlah gibi kutsanan cüceler tayfasından. Hakikatli bilinip ardına bakılandan. Lat’tan, Uzza’dan, Menan’dan. Bir de şu platonik dünyada, mazlumların köpek dişlerine atıldığı meydandan.
 
Çarpılır suratlarına yalan, kızarsın diye keçe yüzlüler. Tanrı’larıyla birlikte hesaba çekilen kim varsa şimdi baş tacı ediliyor kölelerinin mabedinde.
 
Ben yoruldum şu doğrudur şu yanlıştır demekten. Yusuf gibi gömleği arkadan sökülmekten. Yalancı baharlarda gonca gibi üşüyüp, efkârlı rolü yapıp sade kahve içmekten.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir