A.VAHAP DAĞKILIÇ
Bendeki Senler
Kırık bir sesin yüzüne yaslanarak
umutsuzluk tarafından vurulan
sevgimin saflığındaki yalnızlığımla
seni bekledim vapur iskelesinde…
Uykularıma yakışan düşlerimde
saadetten utanan kavuşmalarım
kınayanın kınamasından aldırmayan yanlarımla
pembenin kadife koynunda…
Tuvallerde dünya sevdalarına uyarlanmış inanç çizgileri
ve dikiz aynasında şakulü kayan portre.
Yüzünün ödünç aldığı gözlerim
yıllardır deniz ülkesi işgalleri yaşıyor.
Her köşede vurulan çocuk resimleri…
Yıllardır umut ve korku üzere
beklemelerim devam ediyor.
Göğsümde sakladığım pelesenk yalnızlığı takatimi tüketiyor.
Sen gelmiyorsun.
Tüm senlerin susturulduğu
susturulamayan sadece kalplerde vicdan senleri…
Üşüyorum gelmeyişinin rüzgârından
düşüyorum güz yapraklarına.
Azalan sevinçlerim
çoğalan kederlerime devrediyor boğazımdaki hıçkırık düğümlerini.
İkindi aydınlığına uzanıyor tılsımı yitik
bakışlarım.
Toprak avlularda ağlayan sokaklarım
sancılı…
Yarınsız iz bırakmayan ağıtlarım
tesellisiz…
Ve
karanlık kokan hallerim
savunmasız…
Giden her ömür vapurun ardından;
kıyılara vuran yalnızlığım ve beni terk eden yanlarım.
Gelen her vapurda;
susuz kalan çocukluğuma ağlayan tebessümün
ve tensel duyguların masumiyeti…
Fanuslu lambalardaki kadife çerçeveli
karanlıklar sunuluyor her köşe başında.
Armağanlar dolusu yalan yüzler geliyor dört bir koldan
tüllerin perdelerin ışıkla birleştiği akşamlar geliyor
maalesef sen gelmiyorsun…
Özlem bulutları gözlerimde
salonları paylaşılmış gönül konağımın üzerine
yağmur olup düşüyor.
Enfiye kutularına uzanan efkârım
kalemlere sürülemeyen yazgıma yeniliyor.
Senden bir karış kaçamayan gençliğimle
yıldızları çalınan gökyüzüme bakıyorum.
Yakalayamadığım saatler ellerimdeki utancıma akıyor.
Kirpiklerime değen denizde
bu giden günün son vapuru…
Tek sermayem
bakire çarşaflardaki sessiz ağlayışlarım.
Gül gamzesine düşülen not: Yarın yine seni bekleyeceğim.
Acaba sen gibi kaç gerçek var bekleyeceğim.
Sen de gelmezsen sokakta kaldığım gündür.
Bendeki Senler